Muhammet 22 yaşındaydı. Bir rahat nefes alabilmek için o gün babası, halası ve halasının eşiyle birlikte Karataş sahiline gittiler. Denize girecek yaşadıkları zorluklardan biraz uzaklaşacaklardı.
Babası Hayat, halası ve eniştesi plajda bir kenara yerleşti. Muhammet de yan taraftaki futbol sahasını gördü. Futbol oynamayı çok seviyordu. Belediye plaj futbol turnuvası için karşılıklı iki kale yerleştirmişti. Bir ara kum üzerinde bulunan kale direğine zıpladı. Tutundu sallanmaya başladı.
Babası uzaktan izliyordu. Her şey yolundaydı, hepsi mutluydu. Babası kalktı denize girdi. Denizden bir kez daha oğlunun olduğu tarafa baktığında kalabalığı farketti. Hemen koştu.
Kalabalığı yardı. Oğlu hareketsiz yerde yatıyordu. Kale direği devrilmiş, oğlunun kafasının üzerinde duruyordu. Muhammet hemen hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı. Tarih 25 Eylül 2015’ti.
KOVUŞTURMAYA YER YOK
Baba Hayat Abdulbari polise verdiği ifadede kimseden şikayetçi olmadı. Bilirkişi raporunda, “Kimsenin kusuru yoktur” dedi. Savcılık da 2 Aralık 2015’te kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Ancak Suriyeli aile daha sonra kovuşturmaya yer olmadığına dair yazının kendilerine tebliğ edilmediğini ancak 7 Haziran 2017’de temin ettikleri kovuşturmasızlık kararının tercüme edilmesiyle kale direklerinin belediyeye ait olduğunu öğrendiklerini belirterek istinaf başvurusunda bulundu.
Oğlunun ölümüne neden olan kazaya sebebiyet veren eylemin belediyenin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinden 7 Haziran 2017 tarihine kadar haberdar olmamaları nedeniyle dava açma süresinin ölüm tarihinden başlatılması yerine zararın o eylemden kaynaklandığını öğrendikleri tarihin esas alınarak başlatılması gerektiğini, bu nedenle süre aşımından davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürdü.
Davaları hem istinaf hem İdare Mahkemesi tarafından reddedilen baba son olarak 2018’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme babayı haklı buldu. Şu değerlendirmeyi yaptı: İncelenen başvuruda, davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkemeden kaynaklandığı anlaşılmıştır.”
Anayasa Mahkemesi şu hükme vardı:
Adil yardım talebinin kabulüne, Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE, Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 3. İdare Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, Tazminat taleplerinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.