CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi, ekonomi alanında getirilen önlemleri eleştirdi. Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:
’84 MİLYAN AĞIR BİR BEDEL ÖDEMEYE ZORLANIYOR’
“Türkiye ekonomisinde yaşananları şuna benzettim: Bir araba düşünün, bir süratle seyrediyor, önünde bir duvar var. Duvara toslamak üzereyken duvara toslayıp belki kısmen hafif hasarla atlatacağı bir kazayı, direksiyonu kırmak suretiyle kaptanın arabayı uçuruma fırlattığı bir manzara olarak görüyorum. Türkiye ekonomisi şu anda duvara çarpmaktansa, derin bir uçuruma direksiyon kırmıştır. Allah Türkiye’yi korusun diyorum. Maalesef tabloyu hiç de iç açıcı görmüyoruz, hiç kimse de görmüyor. Bunun tabi birçok sebebi var ama en başında hiç şüphesiz devletin, devleti yönetenlerin liyakatten, adaletten ve ahlaktan uzaklaşmaları olarak değerlendirmek de mümkün. Üç hafta önce Akif yaşasaydı, ‘Bir inat uğruna Ya Rab, koca devlet batıyor’ derdi diye söylemiştim. Halen tablo aynı. Devlet, millet, 84 milyon büyük ve ağır bir bedel ödemeye zorlanıyor. Ne uğruna? Beyefendinin inadı uğruna.
‘İKİNCİ BÜYÜK GÜNAH DÖVİZ GARANTİLİ MEVDUAT’
Devletin ve ekonominin ve Türk lirasının garantisi Amerikan doları oldu. Artık her şeyin garantisi, her şeyin endekslendiği belge Amerikan doları. Dolara Türkiye ekonomisini bağlamak ne demek? Dolara ekonomiyi, fiyatları bağlamak vahim bir tablo. Şimdi insanlık tarihinde zenginden alıp, yoksula verme var. Fakat yoksuldan alıp zengine verme, resmi olarak çalıp çırpma zaten var ama resmi olarak devlet yoksuldan alıp zengine verme projesini ve projeksiyonunu hayata geçirdi. Şimdi birinci günah dövizle borçlanmaydı. Hatta sadece o değil; otoyol, hastane, köprü, havalimanlarının inşaatlarının döviz garantili olarak verilmesiydi; döviz garantili geçiş, yatış, kalkış, iniş garantisi verilmesiydi; simdi vadeli mevduata döviz garantisi geldi. Bu da ikinci günah ve bedeli birincisinden çok daha ağır bir günah. Her şeyi dolara bağladın Erdoğan, asgari ücreti de dolara bağlayıver bir zahmet. Emekli maaşlarını da -şimdi açıklanacak- dolara bağlayıver bir zahmet. Memur maaşlarına yapılacak zammı da dolara bağlayıver bir zahmet. Pes ama yani; burası bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türk parası bu devletin ve milletin namusudur, şerefidir. Bir ülke kendi parasını bu kadar ayaklar altına alabilir mi ya?
‘GARİBANDAN ZORUNLU SADAKA ALINACAK ZENGİN FONLANACAK’
Vatandaş mama alacak, ekmek, un alacak, et alacak, süt alacak, ay çiçek yağı alacak, vergi verecek; araba alacak, buzdolabı alacak, televizyon alacak, alabilirse vergi verecek. Kaç kişi yapacak bunu? 83 milyon, 84 milyon vergi verecek. Sonra… Ben bu vergiyi nereye koyacağım? Hazine’ye koyacağım, sonra? Bankalarda vadeli mevduat olan TL ve döviz cinsinden insanlara diyorum ki, ‘dövizi TL’ye çevir, farkı ben sana vereceğim.’ Nereden vereceğim? Hazine’den. Kime vereceğim? Türkiye’de bankalarda 100 bin liranın üstünde vadeli mevduatı olan 1 milyon insan var. 1 milyon liranın üstünde parası olan bankalarda da 360 bin insan var. Diyor ki: ‘Sen aman bu parayı TL’ye çevirip bankada tut, ben 84 milyon yoksuldan toplarım, senin kaybını telafi ederim Hazine’den.’ Bir avuç azınlığa… Bu olmaz; Hazine dediğin, senin garip gurebanın vergi yoluyla aldığı her mala ödediği KDV, ÖTV yoluyla buraya koyduğun, biriktirdiğin para. Senin ne hakkın var bunu bir avuç azınlığa aktarmaya? Yani garibanın devir sahibini fonladığı bir rejim başlıyor. Yahu eskiden zenginler bu döviz, vesaire iş yapıp çok zengin olanlar, fakir fukaraya sadaka dağıtırdı. Simdi gariban zengine sadaka dağıtacak arkadaşlar. Garibandan zorunlu sadaka alınarak, zenginin zenginliği korunacak. Ne uğruna? Kuru dengelemek uğruna. Böyle kur dengelenir mi? Böyle kur dengelenmez.
‘EL İLANIYLA GARANTİ UYGULANMAZ’
Simdi bu konuyla ilgili Merkez Bankası Resmi Gazete’de bir tebliğ yayınladı bankalarda dövizi olanlar bakımından. Hazine Bakanlığı da böyle bir el ilanı yayınlamış. Birikimlerini TL mevduat olarak değerlendiren vatandaşların kurdaki oynamalardan etki etkilenmeleri ile ilgili el ilanı. Ya devletsin sen… Bunu Resmi Gazete’ye koyacaksın, bir, daha koymadın. Bunun yasal dayanağını ortaya koyacaksın, iki. Bence bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bir yasal düzenleme yapılması, bir kanun çıkarılması gerekir, üç. Burası Muz Cumhuriyeti değil. Bak Merkez Bankası her şeye rağmen bankalarda dövizi olanlarla ilgili ‘TL’ye çevirmeleri halinde’ diye bir Resmi Gazete’ye kendi kuruluş kanuna dayanarak bir şeyler koymuş. Maliye Bakanımız da el broşürü yayınlamış. Devletin ne kadar ciddiyetten uzak yönetildiğinin başka bir örneği de budur.
‘GÖZLERİ IŞILDAYAN DOLAR VURGUNCULARI’
Hazine ve Maliye Bakanı, ‘ekonomi gözlerdeki ışıltı’ Şimdi ayın 20’sinde bir sürü insanın gözünde ışıltılar parladı. Evet, faturasını milletin ödeyeceği bir avuç azınlığın gözlerinde büyük bir ışıltı gördük. Ziraat Bankası Genel Müdürü’ne göre 1 milyar dolar, bir başka bankanın genel müdürüne göre 1 milyar 750 milyon dolar para, döviz o gece yüksek kurdan bozuldu. Şimdi 12,5 lira olan dolar, o gece 17-18 liradan bozuldu. Bu ne demek? 1 milyon doları 18 liradan bozduran mutlu, gözlerinde ışık saçan insan, sabah 13 liradan doları geri aldı ve bir gecede -1 milyon doları olan için söylüyorum- 384 bin dolar artı bakiyeye geçti. Bunların gözlerinde ışık var. Bunu 1 milyar dolar olarak düşünürseniz, o gece ayın 20’sinde Bakanlar Kurulu sonrası yapılan açıklama öncesinde ve ertesinde 384 milyon dolar birileri havadan para kazandı. Peki, bu zarar, bu fatura kime? Bu da 84 milyona…
‘FAİZ İNDİRİMİ TÜRKİYE’YE NE KAZANDIRDI?’
Eylül 2021’de politika faizi yüzde 19’dan, bugün itibariyle 14’e indi. Güya hani ‘faizi indireceğim’ diye tutturdu ya beyefendi, ben soruyorum buradan: Beyefendi faizi güya politika faizi olarak indirdin. Dolar yüzde 52 değer kazandı, ticari kredi faizleri, tüketici kredi faizleri indi mi? Dolar yüzde 52 değer kazandı. Hiçbir tüketici kredi faizi, ticari kredi faizi ve Hazine iç borçlanma faizi inmediği gibi, ortalaması bunların yüzde 20. Bir fantezi uğruna, bir inat uğruna Türkiye bir ateşe atıldı. Ben buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruyorum: Politika faizini 5 puan indirmenin ne işe yaradığı ile ilgili, bakın ne işe yaradığı ile ilgili peş peşe üç cümle kursun, ben bütün iddialarımı geri çekeceğim. Tekrar ediyorum: Erdoğan, politika faizlerini üç ayda 5 puan indirdin. Sorum şu, bu ne işe yaradı? Ne işe yaradı, bundan sebep ne oldu? Çık doğru dürüst 3 cümleyle bunu bize açıkla. Aslında aklıma şu geldi: Erdoğan Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı bir araya gelsin, bir araya gelsinler. Ve meşhur ağa-maraba fıkrasındaki, hikayesindeki tabloyu bir düşünsünler
‘AKARYAKIT FİYATLARINI İNDİRİN’
Baka Nurettin Nebati diyor ki: ‘Fiyat indirmeyenler nasıl bir Hazine Bakanlığı olduğunu anlayacak’ diyor. Dolar düştü, fiyatlar insin. Peki Nebati, 21.12.2021 tarihli 4938 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına ek karar. Bu özetle diyor ki, dolar düştüğü için akaryakıt fiyatlarındaki indirimler pompaya yansımayacak, ÖTV’ye aktarılacak. Bakan tehdit ediyor, diyor ki: ‘fiyat indirmeyenlere nasıl bir Hazine Bakanlığı olduğunu göstereceğiz’ diyor. Bizim uzmanların hesabına göre dolar 17 lira iken mazot-benzin 11,68’di, 11 lira 68 kuruş. Şimdi doları 12,5’ten hesaplarsak bugün mazotun, benzinin 9,5 liraya düşmesi lazım, bugün indirmen lazım ama bu cumhurbaşkanı kararıyla bunun indirilemeyeceğini, farkın ÖTV olarak tekrar devlete alınıp, çekileceğini beyan ediyorsun. Bu nasıl iş ya? ‘fiyat indirmeyenlerle hesaplaşacağım’ diyorsun, tehdit ediyorsun. Sen dolardaki düşüşten dolayı akaryakıt fiyatlarında indirim yapılmayacağını söylüyorsun. Yani benim dediğime geliyorsun. Vatandaş ÖTV olarak, KDV olarak mazot, benzin alacak, fahiş fiyattan alacak, buraya koyacak. Sen bunu Hazine’den 360 bin kişinin kur farkını kapatmak için kullanacaksın.
‘TUFEYLİLERİ BESLEYEN ERDOĞAN’
Erdoğan, “Buradan çalışmadan, yorulmadan para kazanan tufeylilere sesleniyorum, asalaklara sesleniyorum; başaramayacaksınız” diyor. Çalışmadan, yorulmadan para kazanan, senin bankalarında yüksek miktardaki döviz ve TL’yi tutan ve kur farkı, kur manipülasyonlarıyla çalışmadan, yorulmadan milletin sırtında yaşayanlar. Onların hamisi sensin, ağababası sensin. Onlara diyorsun ki, ‘siz çalışmadan, yorulmadan kara kazanacaksınız. Korkmayın ben Hazine’den alacağım, garip gurebadan topladığımı size aktaracağım’ diyorsun.
‘PROGRAMIN AMACI NE?’
Erdoğan’a göre pazartesi açıkladığı program amacına ulaşmış. Erdoğan’a buradan soruyorum: Pazartesi açıkladığın program bir gecede Türkiye’de 1,5 milyar TL’nin birilerinin cebine girmesidir. Bu 100 kişidir, 1000 kişidir, ben bunu bilmem ama 10 bin kişi değil. Erdoğan’a soruyorum: Açıkladığın program basariye ulaştıysa, ekmeğin fiyatı ucuzladı mı? Akaryakıtın fiyatı ucuzladı mı? Unun, yağın, tuzun, gazın, yumurtanın, biberin, domatesin fiyatı ucuzladı mı? Yok, öyle bir şey yok. Millet gerçekleri görüyor.
‘ERDOĞAN MAALESEF BU SÜREÇTE NEZAKETİ DE TÜMÜYLE KAYBETMİŞTİR’
Erdoğan kendisini eleştirenlere, kendisine biat etmeyenlere, kendisine karşı olanlara bölücü dedi biliyoruz, hain dedi biliyoruz, işbirlikçi dedi biliyoruz, terörist dedi, cibilliyetsiz dedi; ağza alınmayacak başka kelimeler de söyledi. Şimdi malum geçenlerde yeni bir benzetme yaptı. Kendisine karşı olanları, uyguladığı politikaları yanlış bulanların bir hayvana benzetti. Bu benzetme insani olmadı Erdoğan. Ayıp, edep dışı. Benim aylar önce -belki bir yıl var- Erdoğan’la ilgili yaptığım bir teşhisi bir kere daha doğruladı. Kendine karşı olanları bir hayvanın çıkardığı sesle ilişkilendirerek, benzeterek, benim kendisiyle ilgili yaptığım bir tespiti bir kere daha doğruladı. Demiştim ki, azmiyle çıktı, hırsıyla batıyor. Gücü kaybeden kontrolü kaybeder, itibarı kaybeden nezaketi kaybeder. Erdoğan maalesef bu süreçte nezaketi de tümüyle kaybetmiştir.”