Günümüzde miladi takvim kullanılıyor, İslam dininde meydana gelen olaylarsa ise hicri takvim baz alınıyor. Müminler bu nedenle miladi takvimde Mekke’nin fethinin hangi tarihe denk geldiğini araştırıyor.
MÜSLÜMANLAR MEKKE’Yİ KEŞFETMEDEN ÖNCE NELER OLDU?
Bir süre önce Müslümanlar’la Mekkeli paganlar arasında Hudeybiye Antlaşması yapılmıştı. Mekkeli Kureyşlilerin müttefiki olan Beni Bekir kabilesi bu antlaşmaya aykırı biçimde, Müslümanlar’ın himâyesindeki Benî Huzaa kabilesine saldırdı.
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed, Mekke’ye haber göndererek, öldürülenlerin kan bedellerinin ödenmesini veya Beni Bekir kabilesiyle olan ittifakın sonlandırılmasını, aksi halde Hudeybiye Antlaşması’nın bozulmuş sayılacağını ve savaşa mecbur kalacaklarını bildirdi. Mekkeliler, teklifleri reddettiler ve harbe hazırlanacaklarını haber verdiler.
Mekkeli paganlar, daha sonra fikir değiştirip Ebu Süfyan’ı Müslümanlar’ı bir barışa iknâ etmesi için Medine’ye gönderdi. Ancak görüşmelerden hiçbir netice alınamadı.
MEKKE NE ZAMAN FETHEDİLDİ?
Hz. Muhammed, Hicret’in 8. yılında, Ramazan ayının 13. günü, 10 bin kişilik bir ordu ile Medine’den çıktı. (4 Ocak 630) 20 Ramazan’da (11. Ocak 630) Muhammed ordusunu 4 kola ayırdı ve ordusuna şu emri verdi:
“Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça, hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz.”
MEKKE NASIL FETHEDİLDİ?
Hz. Muhammed hareket emri verdi ve Fetih Suresi’ni okuyarak Mekke’ye girdi. 3 kol herhangi bir direnişle karşılaşmazken Halid bin Velid’in komutasındaki 4. kol, İkrime bin Ebu Cehil önderliğindeki küçük bir saldırıyı geri püskürttü.
Hz. Muhammed, Mekke’ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve Ebu Süfyan’a bildirdiği şekilde, kimseye dokunulmayacağını ilan etti. Ardından içerisinde 360 put bulunan Kâbe’ye yöneldi. İsra Suresi’nin 81. âyetini okuyarak putları birer birer devirdi. Daha sonra da beraberindeki Müslümanlar’la Kâbe’yi tavaf etti.
Fetihten hemen sonra Hz. Muhammed, Kâbe’de ilk hutbesini verdi. Mekkeliler’in şüphelerini de gidermek adına hutbesinde şu sözlere de yer verdi:
“Benim hâlimle sizin hâliniz, Yusuf’un kardeşlerine dediğinin tıpkısı olacaktır. Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi, ben de diyorum ki: ‘Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yok. Allah, hepinizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir. Gidiniz; sizler artık serbestsiniz.”(Yusuf Sûresi 92. âyet)