Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) partisi adına haftalık gündem değerlendirmesinde açıklamalarda bulundu.
Baş’ın bugünkü açıklamalarında ana gündem, Elazığ’da Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın ailesinin baskısıyla yerleştirildiği cemaat yurdunda yaşadığı zorluklara dayanamayarak yaşamına son vermesiydi.
Enes Kara’nın ardında bıraktığı mektuptan kesitler okuyan Baş, şöyle konuştu:
*Bakın bu mektupta diyor ki: “Tıp okuyorum, notlarım berbat, hadi onu geçtim. Mezun olunca TUS var, hadi ona da çalıştım. Sonra asistan oldum, uzun süre mobbinge maruz kalıyorsun, şiddete maruz kalıyorsun, kısaca insan gibi çalışamıyorsun. Gençliğini çürütüyorsun, emeğinin karşılığını alamıyorsun, gelecek kaygısını sürekli yaşıyorsun ki zaten Türkiye’de hiçbir genç, geleceğe umutla bakamıyor”
*Enes, çektiği videoda da mektupta da ailesinin baskısıyla kaldığı bu tarikat yurdunda kendisinin Müslüman olmamasına rağmen, ibadete zorlandığını ve bütün hayatının baskı altında geçtiğini söylüyor. Tarikat derslerine zorla katılmak zorunda bırakıldığını anlatıyor.
*Bugün Enes’in arkadaşları beyaz önlüklerini giymişler, kırmızı karanfilleriyle okullarında ona veda ediyorlar. Öğrenci arkadaşları ona veda ederken, koskoca fakültede bir tane idareci, hayatını kaybeden bu gencin anmasını yapan öğrencilerin yanına gelmiyor.
‘HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN’
*Dünden beri bekliyoruz. Bir tane AKP milletvekili baş sağlığı dilemiyor. İktidarın zaten söyleyecek sözü yok; muhaliflere bakıyoruz, bu kadar büyük bir acıyı gündeme bile almamışlar.
*Buradan tüm yetkilileri, siyasileri uyarıyoruz; herkes aklını başına alsın! Bu ülkenin gençleri hayatlarına son veriyor. Gençlik insan hayatının baharıdır. Bugün bu ülkede gençler yaşayamıyor ama bu çatının altında sözde memleket meseleleri konuşuluyor! Bugün bu ülkede, tarikatların ve cemaatlerin baskısı altında bir genç hayatına son veriyor. İçeride bomboş konuşmalar yapılıyor!
‘SORUMLULUĞU ÜZERİMİZE ALIYORUZ’
*Biz TİP yöneticileri olarak bu sorumluluğu üzerimize alıyoruz; bu rezil iktidarın, bu halkın tüm kaynaklarını sırf o tarikatlar ve cemaatler büyüsün, güçlensin diye onlara aktaran bu iktidarın, hala bu ülkeyi yönetmesinde ne kadar payımız varsa biz bunu üzerimize alıyoruz.
*Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz; bir damla vicdanı titreyen tüm yurttaşlar, hepimiz sorumluyuz. Bu çocuklar daha 4-5 ay önce Türkiye’nin onlarca kentinde “barınamıyoruz” diye haykırıyorlardı. Onların yanında durmadığımız için, hepimiz sorumluyuz. O sese ortak olmamanın vicdan azabı ile konuşuyoruz. Hepimiz sorumluyuz ama bizim sorumluluğumuz engelleyememekten…
‘SUÇLU AKP İKTİDARIDIR’
*Bu cinayetin doğrudan faili bir iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız. Suçlu AKP iktidarıdır, suçlu Saray iktidarıdır. Hiç kimse bu suçun üzerini örtemeyecek. “Bu münferit bir vaka” diyenlere hemen Ensar Vakfını hatırlatacağız, İzmir Dikili’de Süleymancılara ait yurttaki istismarı anlatacağız, Aladağ’daki tarikat yurdunda çıkan yangını hatırlatacağız, daha birkaç önce Antalya’da bir tarikat yurdunda bir üniversite öğrencisinin öldürülmesini anlatacağız. O nedenle hiç kimse bu olayın üzerini örtmeye kalkmasın, suçluların korunması çabasına girmesin. Bu cinayetin sorumlusu AKP iktidardır.
‘KENDİ ÇOCUKLARINI EN LÜKS OKULLARDA OKUTANLAR YOKSUL EMEKÇİ ÇOCUKLARINI TARİKATLARIN KUCAĞINA İTTİ’
*Bu cinayet AKP’nin 20 yıllık iktidarının bir fotoğrafı gibidir. Bir yanında eğitimi paralı hale getiren bu tüccar zihniyet vardır. Yoksul emekçi çocuklarını tarikat, cemaat okullarına, yurtlarına mahkum eden bu tüccar zihniyet kendi çocuklarını en lüks okullarda okutan; Amerikalarda Avrupalarda çocuklarına en iyi eğitimi sağlayanlar, yoksul emekçi çocuklarını bu tarikatların kucağına ittiler.
*Lafı hiç dolandırmıyoruz. Eğer bu cinayetlerin yaşanmasını istemiyorsanız, eğer bu ülkede gençlerin, tarikat ve cemaatlerin insafına terk edilmesine gönlünüz razı değilse hemen yapılması gereken şey tüm cemaat-tarikat okulları ve yurtlarının kamulaştırılmasıdır. Bu ülkede, bu ülkenin çocukları, gençleri eşit, parasız ve bilimsel eğitim olanaklarına ulaşabilmelidir.
‘TÜRKİYE ŞEYHLERİN, MÜRİTLERİN, TARİKATLARIN ELİNE DÜŞTÜ’
*Bu cinayetin sorumlusu kendi çocukları milyarlık arabalarda, gemilerde, gemiciklerde, uçaklarda trilyonlarca lira para kazarak pudra şekerleri çekerken halkın çocuklarının bu tarikat şeyhlerine mahkum edilmesinin yolunu açanlardır. Açık söylüyoruz, kimse saklamasın: Bu ülkenin çocuklarını tarikat yurtlarına esir ettiniz.
*Bu çocukları tarikat yurtlarına esir edenlerden hesap soracağız. Bu cumhuriyet kurulurken ‘Türkiye şeyhler, müritler, tarikatlar ülkesi olmayacak’ denilmişti. Bugün Türkiye şeyhlerin, müritlerin, tarikatların eline düşmüştür.
‘LANET OLSUN YARATTIĞINIZ DÜZENE!’
*Yüreğimiz sızlıyor; çocuklar yanıyor, tacize uğruyor, öldürülüyor, hayatlarına son veriyor, anne-babaları çıkıp ‘Biz kimseden şikayetçi değiliz’ diyor. Resmen anne-babaları çocuklarını tarikat şeyhlerine kurban ediyorlar. Bu yaratılan karanlığa son vermeliyiz. Lanet olsun yarattığınız düzene; gericiliğinize, karanlığınıza, zihniyetinize lanet olsun!
’BU ÜLKENİN GENÇLERİNİN KANI SİZİN ELLERİNİZDE’
*Gencecik çocuklar ‘Yurt istiyoruz, barınmak istiyoruz, kalacak yerimiz yok’ dediğinde öğrencilere ‘Nankör’ diye seslenen o Saray’a sesleniyorum: Bu ülkenin gençlerinin kanı sizin ellerinizde. Siz saraylarda yaşarken, servetlerinize servet katarken bu gençlere bir öğrenci yurdunu bile çok gördüğünüz için; bu kan emici tarikatların ellerini kollarını sallayarak örgütlenmesine izin verdiğiniz için nice gençlerimiz bu yurtlarda heba oldu. Ama biliyoruz, hiçbir sorumluluk üstlenmeyecekler.
‘VERDİĞİMİZ SORU ÖNERGELERİ SUÇ HATIRLATMALARIDIR’
*Hemen bu sabah itibarıyla ilgili tüm bakanlıklara soru önergelerimizi verdik. Bunlar, sadece birer soru önergesi değil; bunlar bir suç hatırlatması. Yapmadıkları görevlerini hatırlatıyoruz. Adalet Bakanı’na soruyoruz: Din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ederek Enes Kara’nın üzerinde baskı kuran, ölümünde sorumluluğu bulunan tarikat ve cemaat yurtlarına ilişkin kapsamlı bir soruşturma başlatacak mısınız?
*Buradan Gençlik Bakanı’na, Spor Bakanı’na soruyoruz: Söz konusu cemaat, tarikat, vakıf yurtlarının denetimine ilişkin bakanlığınız bugüne kadar ne yaptı? Enes Kara’nın kaldığı yurt herhangi bir şekilde denetlendi mi? Yeni Enesler denetlenmesin diye bu cemaatlere peşkeş çekilen kamu binalarını geri almaya ve onları ait oldukları yere geri alıp halkın hizmetine sunmaya dair bir fikriniz var mı? Bu ölümden hiç vicdan azabı duyuyor musunuz? Siz bu ülkenin yurtlarından sorumlu bakansınız.
‘ENES’İN İKİ KIZ KARDEŞİ KORUNMAYA ALINACAK MI?’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’a soruyoruz: Enes Kara mektubunda diyor ki, ‘Kendim için bir şey istemiyorum, iki tane kız kardeşim var onların geleceğinden kaygım var’. Gencecik bir çocuk hayatına son verirken kız kardeşlerini düşünüyor.
*Peki bakanlık Enes Kara’nın kız kardeşlerini tespit ederek koruma altına almak için herhangi bir çalışma yaptı mı? Mesela bu kız kardeşler de gördükleri baskı nedeniyle intihara sürüklenirler mi, böyle bir ihtimali hiç göz önüne alıyor mu bu ülkenin bakanlığı?
*Çocuklarının göz göre göre intihara sürüklenmesine neden olan bu aileden bu iki kız çocuğunun korunmasına dair bakanlığınızın herhangi bir çalışması var mı? Mesela Sağlık Bakanı; Enes’in mektubunu okudunuz mu? Bir tıp öğrencisinin mesleğinde yaşayacağı sorunlara dair kaygılarla intihara sürüklendiğinin farkında mısınız?
*Mesela sağlık emekçilerinin özlük haklarına dair düzenlemeler bu vesileyle bir kez daha aklınıza geldi mi? Mesela son 5 yılda bu ülkede gencecik hekimlerin çalışamaz hale gelmesi, yurt dışına çıkmak zorunda kalması, görevi bırakması size bir işaret değil mi?
‘FUAT OKTAY, VİCDANINA DOKUNMUYOR MU?’
*Ve en önemlisi Cumhurbaşkanı adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a soruyoruz. 20 yıldır uyguladığınız bu politikalar sonucunda bu ülkenin gencecik çocuklarının hayatlarına son vermesi hiç vicdanınıza dokunmuyor mu?
*Gece yatağınıza yattığınızda bu çocukların yüzleri gözlerinizin önüne hiç mi gelmiyor? Bunların hepsi iktidarın sorumluluğu gereği atması gereken ama atmadığı için bu ülkede gencecik bir tıp öğrencisinin hayatına son vermesine neden olan büyük sorumluluklardır.
‘GENÇLERİMİZİN BAŞINA BELA OLAN GERİCİLİĞE KARŞI TAVİZSİZ MÜCADELE EDECEĞİZ’
*Biz bugüne kadar hiçbir kaygıya korkuya kapılmadık. Neye inanıyorsak, halkın çıkarı neyi gerektiriyorsa doğru olan inandığımız neyse onu söyledik, hiç sakınmadık. Bugün de sakınmayacağız. O yüzden bu gençlerimizin başına bela olan, ülkemizin geleceğini karartan gericiliğe karşı da sonuna kadar tavizsiz bir şekilde mücadele edeceğimizi burada bir kez daha yinelemek ihtiyacı hissediyoruz.
‘İKTİDARIMIZIN İLK GÜNÜNDE TÜM YURTLARI VE OKULLARI KAMULAŞTIRACAĞIZ’
*Türkiye İşçi Partisi, iktidarının ilk gününde, tüm bu tarikat ve cemaat yurtlarını, bunların özel yurtlarını, özel okullarını tamamını devletleştireceğimizi ve eğitimin tüm basamaklarında tüm yurttaşlarımız için eşit, parasız, bilimsel ve herkes tarafından ulaşılabilir hale getireceğimizi ifade etmek istiyoruz ve buradan tüm halkımıza çağrı yapıyoruz: Eğer başka Enesleri yine aynı gerekçelerle yine benzer biçimlerde gencecik yaşlarında hayata gözlerini yummasını istemiyorsak, gençlerimizi yaşatmak istiyorsak, onlara reva görülen bu geleceksizlikle bu geleceksizlikten başka hiçbir şey sunmayan saray iktidarıyla ,bu rejimle hesaplaşmak zorundayız. Bu bizim Enes’e olan borcumuzdur.