CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi, üniversite öğrencisi Enes Kara’nın intiharı ve kadın cinayetlerini gündeme getirdi. Altay, “Her gün bir trajedi, her gün bir travma yaşıyoruz. Avukat Dilara Yıldız ve Raziye Oskay bir cinayete kurban gittiler. Enes Kara intihar etti. Çekip bıraktığı video gençlerimizin nasıl bir iklim içinde olduklarının çok somut ibretlik bir halidir ve Türkiye’de taciz, tecavüz, yangın, cinayet, intihar nerede? Özel yurtlarda, vakıf yurtlarında, cemaat yurtlarında, kaçak yurtlarda. Soruyorum, devlet nerede? Bu konu artık kabul edilebilir sınırların çok üstünde bir hal aldı. Bu konuda herkesin üstüne düşeni amasız, fakatsız yerine getirmesi lazım. Saray hükumeti ne yapıyor, TBMM ne yapıyor? Çocuklarını, gençlerini, kadınlarını korumak, devlet olmanın gereğidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak özel, vakıf, cemaat, tüm yurtların denetimi ve kontrolünü istiyoruz; devlet tarafından denetim ve kontrol istiyoruz. Kaçak yurtlara göz yumulmamasını ve kapatılmasını istiyoruz. Kaçak yurtların devletin göz ardı etmesini, 3-5 çocuğu bir araya toplayıp bir evde bunları bir ideal altında, ideolojik bir perspektifle bir arada tutup, onlara ayrıca bir ideolojik eğitimi zorla dayatmanın neticesinde Enes Kara kardeşimizi, evladımızı kaybettiğimizi herkesin bilmesini istiyoruz. Kadına şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin durdurulması için bir an önce İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe konmasını, çekincenin ortadan kaldırılmasını da ısrarla talep ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili Ak Parti’nin tavrı, kadına şiddeti, tacizi, tecavüzü özendirmektedir. İnsanlar cüret ve cesaret bulmaktadır. Bu sebeple İstanbul Sözleşmesi noktasında Ak Parti’nin tutumunun bu işlerin yaygınlaşmasına bir sebep, bir vesile olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Altay şöyle devam etti:
“ERDOĞAN MÜFLİS TÜCCAR GİBİ”
“Erdoğan, bugün 52 dakika konuştu ve 52 dakikalık konuşmasının 32 dakikasını CHP’ye ayırdı. Bu bizim esasen doğru yolda olduğumuzu gösterir. Dili her geçen gün daha kabalaşan, kin ve öfke kusan bir hale geldi. Bir ülkenin cumhurbaşkanı ‘edepsiz, çirkef, cahil, sefil, habis’ ifadelerini kullanamaz, kullanmamalı. Tayyip Erdoğan konuşurken ‘18+’ diye bir ibareyi bütün televizyonların kullanması lazım ve bugünkü konuşmasında şu söz aklıma geldi: Müflis tüccar eski defterleri karıştırır. Bilirsiniz, güzel bir sözdür bu. Tayyip Bey, Türkiye ekonomisini getirdiği hali örtmek için, ekonomideki yanlış kararlarının faturasının kendisine çıkmasını önlemek için bütün eski defterleri karış karış karıştırıyor. Allah selamet versin. Türkiye ekonomisinde artık bir cahiliye devri vardır ve devam etmektedir. Bu kafa, Türkiye ekonomisini olsa olsa duvara toslatır ve yazıktır, günahtır. Cumhurbaşkanının bu noktaya gelmesi Türkiye açısından sıkıntılı bir tablodur. Gerilmiş, geren, kin kusan bir cumhurbaşkanının ne topluma, ne ekonomiye bir faydası olmaz. Eğer iddialarında, ekonomik projeksiyonunda samimiyse -kendi oturamaz zaten, gelemez de- hangi Ak Partili üst düzey yöneticiyi, hangi Cumhuriyet Halk Partili yönetici ile bir arada kamuoyunun önünde tartışmasını istiyorsa, onlara en çok destek veren kanallarda bunu yapmaya biz hazırız. Madem bu kadar iddialısın, madem ekonomi bu kadar iyi gidiyor, iyi gideceğini söylüyorsun, ön görüyorsun; gel buyur, senin iktisatçınla bizim iktisatçımız otursun, senin yandaş kanalında tartışsınlar. Bu yok, ne var? Tek kale maç…
“ERDOĞAN’I CHP KORKUSU SARMIŞ”
‘CHP kadar başına taş düşsün’ diye, yine söylemek zorundayım yani. 52 dakika konuşuyorsun, Türkiye’nin Cumhurbaşkanısın, 32 dakika CHP’ye ayırıyorsun. Bu bizim için kötü bir şey değil, onu söyleyeyim. CHP korkusu Erdoğan’da fazla nüksetmiş, CHP korkusu Erdoğan’ı bir paranoya hali içine düşürmüş. Bundan da tabii ki memnun oluruz, onu söyleyeyim. Bizim projeksiyonlarımızı, projelerimizi soruyor. Biz söylüyoruz, sen yapıyorsun zaten. Yani taşerona kadrodan, emekliye iki maaş ikramiyeye kadar, iki ikramiye kadar sayısız Cumhuriyet Halk Partisi’nin önerisini Meclis’teki çoğunluğuyla birlikte hayata geçiriyorsun. Biz gene Türkiye için doğruları söylemeye, senin Türkiye’yi soktuğun bu yanlış yoldan çıkman noktasında üstümüze düşeni yaparız. Ama bir şeyi bilmen lazım ki, yolun yanlıştır.
“TÜRKİYE’NİN HUZURUNU BOZDURMAYIZ”
Muhalefete küfrederek cumhurbaşkanlığı yapılmaz. Ondan sonra Ak Parti şapkasıyla konuşuyorsun, sana cevap verilince Cumhurbaşkanı şapkasıyla ‘bana hakaret ettiler’ diye efeleniyorsun. Bu olmaz. Yaptığın yanlışları Türkiye’yi gererek, insanları kutuplaştırarak örtbas edeceğini düşünüyorsan hiç boşuna düşünme. Senin istediğin gerilim ortamının oluşmasına CHP olarak bizim rızamız da olmaz, bu tuzağa da düşmeyiz. Sokak, sokak, sokak, Kazakistan, Kazakistan, Kazakistan… Hiç merak etme, Türkiye’nin huzurunu korumaya Cumhuriyet Halk Partisi yeter. Sana da trollerine de, avenene de Türkiye’nin huzurunu bozacak bir iş yaptırmayız. Provokasyonlarına alet olmayız. Ekonomide yaşattığı felaketi Türkiye’yi gererek, kutuplaştırarak, insanları birbirine düşürerek kapatmana seyirci de kalmayacağız, alet de olmayacağız.
“DEVLETİ SOYMANIN ADI DEVLET SIRRI”
Türkiye’de devleti soymanın adı devlet sırrı oldu. Bu da Erdoğan yönetimindeki ucubeliklerin bir başka örneği. Bu 20 Aralık gecesi ne oldu? O gece ne oldu? CHP olarak bu sorunun peşini bırakmayacağız, tıpkı 128 milyar dolar gibi. Fakat cevap vermeye pek niyetleri yok. Devlet Denetleme Kurulu’nu 27 Kasım tarihinde görevlendirdiler. Dedik ki, bu Devlet Denetleme Kurulu bu işi yapamaz, TBMM’de araştırma komisyonu kurulsun. Araştırmakta, yani milletin kör kuruşunun hesabını sormakta kime ne zarar var? Hayır, ret. Kur manipülasyonları ile ilgili 1 Aralık’ta, 4 Ocak’ta da direkt 20 Aralık gecesi ne olduğuyla ilgili; Cumhurbaşkanlığı çalışanlarından bakanlara, bakan yakınlarına, bürokratlara kadar kimler döviz aldı almadı araştıralım önergelerimiz Meclis’te reddediliyorsa burada bir şey vardır. Kimseyi zan altında bırakmak istemem. Burada suç ortaklığı vardır.”