Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Özkoç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sosyal medya hesabından paylaştığı videodaki yolsuzluk belgesini açıkladı.
Özkoç, konu hakkında şunları söyledi:
“Dün Genel Başkanımız bir belge açıkladı: AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ıslak imzalı belgeyle Hazine’mizden 6 milyar lirayı beşli çeteye nasıl peşkeş çektiğini bütün ayrıntılarıyla ve belgeleriyle ortaya koydu. Bu ihaleye Bandırma-Osmaneli yüksek standartlı demiryolu projesi için bir açık ihale.
Bu açık ihaleye katılanlar, herkesin huzurunda ihaleyle ilgili mektuplarını verdiler. Biz şimdi burada soruyoruz: Biz Bandırma-Osmaneli yüksek standartlı demiryoluna Cumhuriyet Halk Partisi karşı mı? Hayır, biz hizmete karşı değiliz, projelere de karşı değiliz.
Neye karşıyız? Biz dolandırıcılığa, hırsızlığa karşıyız, kul hakkına karşıyız. 3 Nisan 2018, ihaleye 15 tane firma katılıyor. Bir firma 3 milyar 198 milyon 143 bin lirayla ihaleyi kazanıyor. Her şey şeffaf, normal bir hizmet yapılacak.
İhale yapılıyor, katılanlardan bir tanesi rakamı belli, ihaleyi kazanmış. Ancak ihaleyi kazanan firmaya bu ihale verilmiyor. Neden? Çünkü bu kişi beşli çetenin içerisinden biri değil. Erdoğan bizzat kendi imzasıyla ihaleyi iptal ediyor. Niye iptal ediyor?
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, şeffaf bir şekilde yapılan, birçok kişinin katıldığı ihaleyi hangi gerekçeyle iptal ediyor? Bizim bildiğimiz bir gerekçe var. Çünkü bu ihaleyi kazanan beşli çeteden değil. Onun için Erdoğan bu ihaleyi iptal ediyor.
21 Ağustos 2020’de tekrar ihale açılıyor ve aynı iş, yani 3 milyar 198 milyon 743 bin liraya kazanılan ihale, bu kez bir başkasına 9 milyar 449 milyon 995 bin 834 liraya veriliyor. Bu kişi kim?
Erdoğan bu ihaleyi iptal ediyor mu? Hayır. Neden ihaleyi iptal etmiyor? Çünkü bu sefer verdikleri kişi beşli çeteden bir kişi; Kalyon İnşaat. Peki arada ilk ihaleyle, ikinci ihale arasında 6 milyar liralık bir fark var. Bu 6 milyar liralık fark milletin vergileriyle ödediği Hazine’den çıkacak, kime gidecek? Beşli çeteden bir kişiye gidecek.”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek” sözleriyle ilgili konuşan Özkoç, şöyle devam etti;
“ÖCALAN’IN YENİ AVUKATI RECEP TAYYİP ERDOĞAN”
“Yahu sen aynı zamanda, aynı televizyon programında açıklama yapıyorsun. Gündem yaratma sevdası var ya, Öcalan’la ilgili diyor ki: ‘Öcalan, Demirtaş’ın vermiş olduğu mesajlardan rahatsız’ diyor.
Öcalan’ın yeni avukatı Recep Tayyip Erdoğan. Bugünlerde bildiğim kadarıyla avukatlarıyla da görüştürülmüyor. Herhalde bunların aralarında bir kırmızı telefon var ya da kırmızı bir kişi var. İşte bu kırmızı kişi ya da kırmızı telefon Öcalan’la direkt Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na telefonla görüştürüyor.
Kim bu Öcalan? Terör örgütünün lideri? Diyor ki Terör örgütünün lideriyle ilgili, ‘Öcalan rahatsız’ diyor. Şimdi soruyorum: Ne zaman görüştünüz de rahatsız olduğunu size iletti. Baş başa mı görüştünüz? Kırmızı telefonla mı görüştünüz? Aranızdaki samimiyetin derecesi nedir?
Terör örgütü Öcalan’la birlikteki samimiyetinizin derecesi hangi noktadadır? Şöyle mi aradı? ‘Sayın Tayyip Erdoğan; ne oldu, ben çok rahatsızım bu Demirtaş’tan’ dedi de, sen ona: ‘Ben bunu söyleyeyim mi?
Televizyona çıkacağım şimdi, bu söylediğinizi söyleyeyim mi?’ deyince, ‘söyle söyle; sana yetki veriyorum’ dedi de sen televizyonda şöyle bir cümle mi kurdun? ‘Öcalan, Demirtaş’ın vermiş olduğu mesajlardan çok rahatsız.’ Sadece bu, yeri ve zamanı geldiği zaman senin her yola başvurabileceğini kanıtıdır, senin bu sözün…”
“KİŞİLERİN YORUMLARI İTTİFAKI BAĞLAMAZ”
Özkoç, gazetecilerin sorusu üzerine şöyle konuştu: “İttifakla ilgili kişisel yaklaşımların, ittifakı zedeleyecek herhangi bir durumu yoktur. Kişisel yaklaşımlar parti adına yapılmayıp da kendisi adına yapılan açıklamalar, sadece o kişileri bağlar.
O kişiler de kendi genel başkanları, kendi MYK’sı, kendi parti meclisi içerisinde durumu değerlendirilir, ona göre konuşulur. Biz kişilerin ne söylediğine değil, ittifak içerisinde bulunan siyasi partilerin kararlı bir şekilde parlamenter sistemle ilgili yaptığı çalışmaları, kararlı bir şekilde Türkiye’nin ekonomisinde göreve geldikleri ilk 10 gün, ilk 6 ay, ilk 1 yıl içerisinde neler yapacakları konusundaki değerli çalışmaları; bizi ilgilendiren kısımları bunlardır.
Beklentiler olabilir bu ittifak arasında bir çatlaklık olsun, bu ittifak arasında bir ayrışma olsun diye. Nifakla ilgili kaygıları olan, bunu yapmak isteyen insanlar olabilir, dışardan olabilir. Ayrıca bunu da belirterek söyleyeyim dışarıdan böyle müdahaleler olabilir. Ama biz bunları hepsini demokrasi içerisinde söylenmiş sözler olarak görüyoruz.
İnsanlar kendi görüşlerini rahatça açıklayabilir. Ama Millet İttifakı’ndan milletimizin hiç şüphesi yok. Millet ittifakı büyük bir kararlılıkla, birbirlerine saygı ve özveriyle millet için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaya devam ediyor.
Demokrasiyle ilgili; demokrasi söylemi İstanbul’da, Diyarbakır’da, Adana’da, Hakkari’de, Şırnak’ta, her yerde, bizim söylediğimiz her yerde Türkiye’yi Kılıçdaroğlu ‘demokrasi ile taçlandıracağız’ diyen liderimizdir.
Şimdi gittiği yerde özel olarak ‘Adana’da da geçer, Hakkari’de de geçer, Diyarbakır’da da geçer” diyen genel başkanın, hangi çatı altında o sözü söylediğinden bağımsız bir yorum yapmak doğru bir yaklaşım değildir. ‘Türkiye’yi demokrasiyle taçlandıracağız; ikinci yüzyıldaki hedefi Cumhuriyet Halk Partisi’nin budur’ diyen bir genel başkanının, bu sözünden bağımsız değerlendirmemek gerekir diye düşünüyorum.”