Obez bir çocuğun obez bir yetişkin olma olasılığı daha yüksektir ve bu metabolik hastalığın yetişkinlikteki yansımaları oldukça ciddidir. Araştırmalara göre, çocuklarda aşırı kilonun daha erken ortaya çıkması, daha genç yaşlarda obezitenin ortaya çıkmasını tetikliyor. Bu, daha önce sadece yetişkinlerde görülen bazı sonuçları çocuklukta ve gençlikte görülmeye başlandığı anlamı taşıyor. Stigma olarak adlandırılan psikolojik etkilere ek olarak hipertansiyon, hiperglisemi, uyku bozuklukları, cilt lezyonları gibi durumlar obezite nedeniyle görülebiliyor. Fazla kilolu yetişkinlerin neredeyse yarısı aşırı kilolu çocuklardı ve sırayla, en yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahip çocukların üçte ikisi daha sonra en yüksek VKİ’ye sahip gençler olmuştur. Araştırmalara göre, uzun vadeli ölüm oranları karşılaştırıldığında, VKİ’si daha yüksek olan ergenler, normal kilolu akranlarıyla karşılaştırıldığında genç yetişkinlerde yüzde 30 daha yüksek ölüm oranlarına sahipler. Genel olarak, bu yüksek risk, daha yüksek hipertansiyon, tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları riski nedeniyle oluşur. Obezite riskini etkileyen faktörlerin tümü değiştirilebilir değildir. Ancak çok erken yaşlardan itibaren alınabilecek birçok önlem vardır. Bazıları bireysel veya ailevi önlemlerdir ve diğerleri medya, okul veya kamu idareleri dahil tüm sosyal aktörlerin sorumluluğundadır. – Daha fazla meyve ve sebze ve tam tahıl tüketilmeli. – Porsiyonların boyutu kontrol edilmeli. – Atıştırmalardan kaçınmalı ve yemeğe hep birlikte oturulmalı. – Düşük besin değeri olan kalorili gıdalardan kaçınılmalı veya sınırlandırılmalı. Tatlılar, endüstriyel hamur işleri ve şekerli içecekler kısıtlanmalı. – Günde en fazla 1 veya 2 saat ekran, tablet, bilgisayar karşısında durulmalı. – Çocuk açık hava oyunlarına yönlendirilmeli. – Daha büyük çocuklara günde en az bir saat egzersiz yaptırılmalı. – Okula yürüyerek ya da bisikletle gidilmeli. Kahvaltı, günün havasını belirleyen, saat gibi davranan, daha doğrusu insan beslenmesinin dayandığı açlık ve tokluk döngülerinin çalar saati gibi çalışan öğündür. kahvaltının yokluğu, çocuklarda ve ergenlerde daha yüksek obezite geliştirme riski ile ilişkilendirilmiştir. Kahvaltı yapmayan kişilerde fazla kilolu veya obez olma riskinin yaşıtlarına göre yüzde 20 daha fazla olduğu tahmin edilmekte ve sosyoekonomik durum, anne-baba eğitim düzeyi vb. faktörler dikkate alınmaktadır. Her gün eksiksiz bir kahvaltı yapmak obezite riskini azaltır. Çocuğun beslenmesiyle ilgili olarak uzmanlar, enerjinin yüzde 55’inin karbonhidratlardan, yüzde 25’inin yağlardan ve yüzde 25’inin proteinlerden gelmesi gerektiğini; life ek olarak, C, D ve B grubu vitaminleri ve mineraller olarak kalsiyum, demir, magnezyum, fosfor ve çinkodan oluşmasını öneriyor. Dyt. Serkan Sıtkı Şahin, obeziteyle mücadele için sağlıklı bir çocuk menüsünün ana hatlarını şu şekilde açıklıyor: – Günde 5 öğün yemek yiyin. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğini (ana öğünler) diğer iki ikincil öğünle, sabahın ortasında ve daha sonra ara öğünlerle birleştirin. – Günde 5 porsiyon meyve ve sebze alın. Mevsiminde meyve ve sebzeleri tüketmeye çalışın. Organik olması tercih edilir. Ayrıca diyet sebzeleri de içermelidir. – Akşam yemeği hariç tüm öğünlerde alınacak makarna, tahıllar, pirinç, baklagiller veya patates dahil olmak üzere 4 porsiyon karbonhidrat ekleyin. – Balık, yumurta, et ve süt ürünlerinde bulunan protein, D vitamini ve kalsiyumun günde üç porsiyon alınması büyüme sırasında kemik yapılarının oluşmasına yardımcı olur. Bu nedenle alımları ihmal edilmemelidir. – Fındık ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlardan günde sadece 2 porsiyon tüketin. – Son olarak, bağımlılık yapan ve şeker oranı yüksek olan hamur işleri, tatlılar, gazlı içecekler ve cips tüketilmini yalnızca haftada 1 porsiyonla sınırlandırın.