Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin ihracatı bu yılın 5 ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20,4 artarak 102 milyar 504 milyon dolar olarak gerçekleşti.
ABD, yılın 5 ayında Türkiye’nin en fazla dış satım yaptığı ikinci ülke oldu. ABD’ye yapılan ihracat ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28,6 artarak 6 milyar 72 milyon 901 bin dolara yükseldi. ABD’nin Türkiye’nin ihracatından aldığı pay ise yüzde 6,52 oldu.
ABD’ye bu dönemde en fazla kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı yapıldı. Kimyevi maddeler ve mamullerinin ABD’ye dış satımı ilk 5 ayda yüzde 55,2 artışla 682,7 milyon dolara çıktı.
Yılın ilk 5 ayında Türkiye’nin 68 kentinden dış satımın yapıldığı ABD’ye en fazla ihracat İstanbul’dan gerçekleşti. İstanbul’u sırasıyla Bursa, Gaziantep, Kocaeli, Ankara ve İzmir takip etti.
İstanbullu şirketlerin ABD’ye dış satımı, ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41,4 artarak 2 milyar 378,3 milyon dolara yükseldi.
“DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜ ÖNEMLİ POTANSİYELE SAHİP”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan resmi verilere bakıldığında, yılın ilk 5 ayında ABD ile ticaret hacimlerinin yüzde 32 artışla 13 milyar doların üzerine çıktığını belirterek, “Geçtiğimiz yıl tarihimizde ilk defa ABD ile ikili ticaretimizde ticari fazla vermeye başlamıştık. Bu başarıyı sürdürülebilir hale getirmiş olmaktan dolayı ziyadesiyle gururluyuz.” dedi.
İhracattaki pozitif ayrışmayı, Türkiye’nin geleneksel olarak güçlü olduğu sektörlerin taşıdığını ifade eden Yalçındağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Demir-çelik ihracatında bir önceki yıla oranla yüzde 90’a yaklaşan güçlü bir artış görüyoruz. Bu noktada özellikle Section 232 uyarınca ülkemize uygulanan alüminyum ve çelik ek vergilerinin Türk sanayicilerini ne kadar zora soktuğunun da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Söz konusu ek vergilere rağmen ABD’ye ihracatımızda başı çekmeye devam eden demir-çelik sektörünün iki ülke ticari ilişkilerinde çok daha önemli rol oynama potansiyeline sahip olduğunun bilincindeyiz. Konunun çözümüne ilişkin öneri ve taleplerimizi Amerikalı muhataplarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.”