Antalya’da 28 Temmuz günü emlak işi yapan Mustafa Murat Ayhan tarafından vahşice öldürülen Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nun adı, okuduğu fakültede açılan okuma salonuna verildi.
Salonun açılışı için düzenlenen törene Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Figen Ebren, Mezide-Mustafa Haytaoğlu, Azra’nın yakınları, fakültenin öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Programın başında törene katılan öğrenciler ayağa kalkıp ellerindeki metinleri okuyarak öldürülen kadınların isimlerini saydı.
Azra için hazırlanan sinevizyon gösteriminde gözyaşlarına hakim olamayan Haytaoğlu çifti, birbirlerinin ellerini bırakmadı. Mezide Haytaoğlu uzun süre ‘Yavrum’ diyerek ağladı. Azra’nın arkadaşları Haytaoğlu’na sarılarak teselli etti. Salonun önüne gelen Haytaoğlu, Ben buraya bu durumda gelmek istemezdim. Çocuğumun mezuniyetine gelmek isterdim” dedi.
“AZRA BİR İDEALİSTTİ”
Programda konuşan Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, katledilen tüm kadınları andı. Rektör Özkan, “Azra şiddete maruz kalmış kadınların sesi olmak için gazeteci olmak istiyordu. Bir idealistti. Uğruna savaştığı kadınlar için şiddet kurbanı oldu. Azra’nın ismini bu salonun önünden her geçtiğimizde yaşanan korkunç olayı değil, onun kadına şiddetle mücadelesi aklımıza gelmeli. Çünkü Azra’nın acı kaybı hepimizde kadına şiddetin önlenmesi konusundaki sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anlatıyor” dedi.
Kadına şiddetin sadece fiziksel olmadığını söyleyen Rektör Özkan, “Cinsel, psikolojik, sözel, ekonomik, ihmal gibi birçok şeyde yatıyor. Görmezden gelinen, es geçilen her şiddet eylemi tırmanır. Çözüm temelde eğitimden geçiyor. Şiddetin perde arkasına bakıldığında saldırganın aile geçmişinde bu tür iz ve tahribatları görüyoruz. Bu kısır döngüyü kırmak kadınların ve annelerin elinde aslında. Anneler çocuklarına hak ve eşitliklerin eşit olduğunu öğretmeli” diye konuştu.
“BİZE ULAŞACAK BİR MESAJ GÖNDEREBİLİRLERDİ”
Herkesin sesi olmak istediğini söyleyen Mustafa Haytaoğlu, “Benim kızım, canice katledildi. Bunun ailesinden annesi, babası, amcası, teyzesi, ablası her kimse çıkıp bana değil, biz 150 bin nüfuslu bir ilçede yaşıyoruz, orada herhangi bir hamala, boyacıya, kaymakama, belediye başkanına, esnafa, bize ulaşacak bir mesaj gönderebilirdi. Onlara bir mesaj göndermek istiyorum. Eğer içinizde zerre kadar insanlık varsa sizi mahkemeye davet ediyorum. O mahkemeye gelin. Madem kaçıyorsunuz, kaçan kovalanır bunu unutmayın” dedi.
“O YÜREKLİ BİR KIZ ÇOCUĞU”
Çok varlıklı bir aile olmadıklarını ama vicdanlarının büyük olduğunu söyleyen Haytaoğlu, “O yürekli bir kız çocuğu ben de yürekli babasıyım. Benim kızım haber yapacaktı, haber oldu. Ben Türk adaletine güvenmek istiyorum. O caniye en büyük cezanın verilmesini istiyorum. O bunu kimin çocuğuna yaptığını bilmiyor. Ne yazık ki konuştuklarımı duymuyor. 50 yaşındayım. Bir 50 yıl daha yaşasam amacım ona bunun bedelini ödetmek olacak. Çocuğumu kaç parçaya bölmüşse, ölse dahi ona aynısını yapmak istiyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum” diye konuştu.
“DIŞLANAN VE ŞİDDET GÖREN KADINLAR İÇİN ÇALIŞTI”
Kadına şiddetin karşısında durmak gerektiğini söyleyen İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Figen Ebren ise, şunları söyledi:
“Değişimin hızla yaşandığı günümüzde maalesef değişmeyen bir konuyla karşı karşıyayız. Kadına uygulanan fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet gündemini yitirmiyor. Bugün sadece şiddete uğrayan, uğratılan değil, bütün toplumu etkileyen bir unsur halinde yaşanıyor.
Dalga büyüdükçe toplumsal travmalar da büyüyor. Azra da böyle yapardı. Bu bilince çok küçük yaşta erişmiş, akıllı, duyarlı, idealist, genç bir kadındı. Gazeteciliği yapmayı erken yaşlardan beri istiyordu. Fakültemize geldiğinde de hep toplum tarafından dışlanan ve şiddet gören kadınlar için çalıştı. Mücadelenin silahla değil, kalemle olması gerektiğini anlattı.”
Azra’nın katledilmesinin ardından 200’e yakın kadının daha cinayete kurban gittiğini söyleyen Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Gülay Yılmaz Diko, “Bu adaletsiz ölüm üzerine hep birlikte düşünmemiz gerekir. Buradan Azra’yı andığımız bu günde kadın cinayetlerinin diğer cinayetlerden ayıranın ne olduğunu sorgulamak kaçınılmaz. İnternette kadın cinayeti yazdığınızda ikinci sırada ‘Kadın cinayeti kaç yıldan başlar’ sorusu çıkıyor. Bu gelecekteki katillerin bazılarının cinayetleri ne kadar hesaplıca planladıklarına işaret” diye konuştu.
“AZRA, BAŞKA BİR EVRENDE, EN GÜZEL HALİNLE”
Azra’nın çevresindeki insanların mutlu olması için elinden geleni yaptığını söyleyen arkadaşı Selenay Aldık, “En son 2021 Şubat ayında Azra ile görüştük. Yeni çıkan bir parçayı dinledik. Azra benim için artık o parça. Azra’nın her zaman savunduğu kadın hakları, kadın cinayetlerine kendisi de kurban gitti. Artık Azra’nın ve bütün kadınların sesi olma sırası bizde. En son beraber söylediğimiz parçadaki sözle sesleniyorum. Azra, başka bir evrende, en güzel halinle” dedi.
Azra’nın kadın hakları için mücadele ederken katledildiğini söyleyen arkadaşı İlkay Yaylagül, Kadın mücadelesinde yol arkadaşımdı. İnsanlar vardır, hayatınızda ne kadar büyük yer kaplayacağını hissedersiniz. Onunla zaman geçirdikçe hissettiğiniz duygunun ne kadar gerçek olduğunu anlarsınız. Azra, hayatına girdiği her insana yaşadığını hissettirdi. Azra, kadın hakları için mücadele ederken katledildi. Bizler kadına karşı şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından açılışı yapılan salonda Mustafa Haytaoğlu’nun kızı için yazdığı şiirlerin çerçevelenip asıldığı görüldü. Salonun kapısında bulunan hatıra defterine ise Rektör Özkan ve Mustafa Haytaoğlu hislerini yazdı. DHA