Demans, travmatik beyin hasarı, Parkinson, ALS ve inme gibi beyin hastalıkları sonucunda bilişsel, dilsel, iletişimsel güçlükler, konuşma bozuklukları, ses ve yutma bozuklukları görülebileceğini kaydeden Ayşegül Yılmaz, “Dil ve konuşma alanında afazi, dizartri ya da konuşma apraksisi olarak adlandırılan bozukluklar ortaya çıkabiliyor” dedi.
Afazinin beynin dilden sorumlu alanlarının hasarlanmasından kaynaklanan edinilmiş bir dil bozukluğu olduğunu kaydeden Ayşegül Yılmaz, “Bu duruma sahip olan bireylerde konuşma, anlama, tekrarlama, adlandırma, okuma ve yazma ile ilgili beceriler etkilenmektedir. Dizartri dil, dudak, yumuşak damak, yüz, gırtlak gibi konuşmada kullanılan kasların ve yapıların güçsüzlüğü ve koordinasyonundaki bozulmalar sonucu konuşmanın anlaşılırlığını etkileyen konuşma bozukluğudur. Dizartride solunum, fonasyon, rezonans, sesletim ve konuşmanın prozodik özellikleri etkilenir” diye konuştu.
Konuşma apraksisi ise konuşma seslerinin üretimini sağlayan yapılarda herhangi bir bozukluk olmamasına rağmen konuşma üretimini gerçekleştiren hareketlerin açığa çıkmasını sağlayan komutların plan veya programlamasındaki hasarlanma ile istemli olarak seslerin üretilmesindeki güçlük olarak ortaya çıkar.
Kişiye özel konuşma terapisi uygulanabiliyor
Ortaya çıkan bu bozukluklarda detaylı bir dil ve konuşma değerlendirmesi yapılarak kişiye özel konuşma terapisi yaklaşımları ile müdahale programı uygulandığını belirten Yılmaz, bu programlarla kaybedilen becerilerin kazanılması ve kişinin iletişiminin artırılmasının hedeflendiğini söyledi. Yılmaz, “İyileşmenin düzeyi hasara ve buna bağlı olarak etkilenen becerilere göre değişiklik gösteriyor” yorumunu yaptı.
Dil becerilerinin geliştirilmesi hedefleniyor
Bu bozuklukların tedavisine ilişkin yöntemlerden de bahseden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ayşegül Yılmaz, şunları da ekledi:
“Afazi terapisinde etkilenen dil becerilerinin geliştirilmesi için anlama, konuşma, okuma ve yazma becerileri destekleniyor. Sözel iletişimi olmayan ya da sınırlı olan bireylerde hayata katılımı ve kişilerle iletişimi artırmak için jest, mimik kullanımı veya alternatif ve destekleyici iletişim yöntemleri kullanılarak iletişimi sağlamak amaçlanıyor.
Amaç bozulmuş konuşma üretiminin düzeltilmesi
Dizartri terapisinde bozulmuş konuşma üretimini düzeltmeyi amaçlayan, iletişim stratejilerinin kullanılmasını artıran ve alternatif iletişim sistemlerinin kullanıldığı yöntemler yer alıyor. Bu amaçlarla konuşma hızının düzenlenmesi, dil, dudak ve yüz kaslarının güçlendirilmesi ve koordinasyonun sağlanması, solunum egzersizleri, konuşma anlaşılırlığının artırılması ve kişinin ve aile üyelerinin iletişim kurmasına yardımcı olacak stratejiler gibi yöntemler kullanılıyor. Konuşma apraksisi terapisinde konuşma üretimi ve anlaşılırlığı iyileştirmeyi amaçlayan yaklaşımlar, motor planlamanın yeniden oluşturulmasına yönelik yaklaşımlar ve alternatif iletişim stratejileri kullanılıyor. Edinilmiş dil ve konuşma bozukluklarının tedavisinde dil ve konuşma terapisi ile eş zamanlı olarak Transkranyal Manyetik Uyarım (TMU) tedavisi veya Transkranyal Doğru Akım (tDCS) tedavisi de uygulanabilmekte ve terapininin etkililiğini artırıyor.”
‘Hastanın öyküsü hakkında bilgi edinilmeli’
Bu hastalara yaklaşımın önemine de işaret eden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ayşegül Yılmaz, “Bu hastalara yaklaşırken kişisel özellikleri, bozukluk ortaya çıkmadan önceki durumu, eğitim düzeyi hakkında bilgi sahibi olunmalı, kişinin istekleri dinlenmeli ve terapi planlanırken göz önünde bulundurulmalı. Görevler kolaydan zora planlanmalı, yoğun, yeterli ve tekrarlı uyaranlar verilmeli ve kişinin yanıtları hakkında geribildirimde bulunulmalı” ifadelerini kullandı.
Ailelere tavsiyeler
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ayşegül Yılmaz, hasta yakınlarına da önemli tavsiyelerde bulundu:
“Aileler bu bozukluklara sahip kişilerle iletişime geçmeden önce kişilerin dikkatlerinin onların üzerinde olduğundan emin olmalılar ve göz temasını sürdürmeliler. Konuşma ortamında başka bir sesli uyaran olmamasına dikkat etmeliler. Konuşma esnasında karşı tarafın daha iyi anlayacağı düşüncesiyle seslerini yükseltmemeli, bunun yerine kullandıkları dili daha basit tutmalılar. Açık uçlu sorular yerine evet-hayır soruları tercih edilmelidir. Konuşma esnasında karşı tarafın sözcükleri bulup ifade etmesi için zaman tanımalılar. Sözel üretimin sağlanamadığı anlarda kişilerden çizmek, yazmak, el hareketleri ile anlatmak gibi iletişimi devam ettirmeyi sağlayan unsurları kullanmalarını isteyebilirsiniz. Hatalı üretimler olduğunda her zaman düzeltmeyin. Kişinin konuşma bozukluğuna sahip olmasının onları günlük yaşamdan uzaklaştırmasına izin vermeyin. Aile içindeki sohbetlere, önemli kararların alındığı ortamlara dahil etmeye çalışın.”