Çöp ev hastalığı dispozofobi nedir? Çöp biriktirme hastalığı belirtileri nelerdir?

Sık sık haberlere konu olan ve vatandaşların şaşkınlıkla karşıladığı çöp biriktirme hastalığı son günlerde tekrar günde oldu ve Çöp ev hastalığı dispozofobi nedir? Çöp biriktirme hastalığı belirtileri nelerdir gibi konular araştırıldı.

ÇÖP EV HASTALIĞI DİSPOZOFOBİ NEDİR?

Dispozofobi DSM-5 ile ilk kez ayrı bir tanı kategorisinde yer almıştır. Diğer bir adıyla, biriktirme(istifleme) bozukluğu eşyaların ileride ihtiyaç olabileceği düşüncesiyle, atma veya ayrılma konusunda zorluk yaşamaktır.Biriktirme bozukluğuna sahip birçok kişi zorlantılı olarak yani tekrar edici bir şekilde ya alışveriş yoluyla ya çöpten toplayarak ya da başkalarının elden çıkardıklarını toplayarak daha fazla eşya elde eder ve bu kompülsif bir şekilde devam eder. Biriktirme bozukluğu olan birçok kişi, ortaya çıkan problemleri ve bu durumdan ötürü zarar gören ilişkileri inkar etme eğilimindedir. Bu konuda içgörüye sahip olmak biraz çaba gerektirebilir.

OKB’den ayrımı noktasında da: Biriktirme ile ilgili düşünceler OKB’deki gibi istenmeyen ve stresle ilişkili bir biçimde değildir. Biriktirme bozukluğunda kaygı, sadece sahip olunan şeyleri kaybetme düşünceleri ile ortaya çıkar. İnsanların yüzde 2 ila 5’ini etkileyen biriktirme bozukluğu muhtemelen OKB’den iki kat daha yaygın görülmektedir. (Tolin, 2011)

Birçok biriktirme vakasının ergenlik ya da erken yetişkinlik başlangıçlı olduğu görülmüştür. Bununla birlikte bozukluğun başlarında biriktirme hafif şiddetli görülürken, yaş ile birlikte kötüleşme eğilimindedir. İstifçiliğin neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir. İstifleme davranışı hafif ya da şiddetli arasında değişmektedir. Bazı durumlarda, istifçiliğin yaşamınız üzerinde fazla bir etkisi olmayabilir, bazı durumlarda ise günlük işleyişinizi ciddi şekilde etkilemektedir.

Biriktirme bozukluğu üzerine yapılan araştırmaların çoğu, kadın örneklemleri içermektedir fakat popülasyon çalışmaları kadın ve erkeklerin biriktirme bozukluğu geliştirme olasılığının arasında belirgin bir fark olmadığını göstermektedir. Burdan çıkaracağımız sonuç; kadınların tedavi aramasının ya da araştırma çalışmalarına katılmaya gönüllülüklerinin daha olası olduğudur.

Biriktirme bozukluğu olan kişiler sıklıkla eşyaları üzerinde kontrol sağlama ihtiyacı hissederler ve onlardan sorumlu hissederler. Sıklıkla başka birinin onların eşyalarını eline almasına ve hatta eşyalarına dokunmasına engel olurlar. (Steketee, Frost ve Kyrios, 2003)

Bulgular; biriktirme bozukluğu olan kişiler için zor olan şeyin neyi atıp atmayacaklarına karar verme durumu olmadığını, daha ziyade bir eşyayı atma kararının kişi tarafından bir tür kayıp olarak görülmesi olduğunu belirtmektedir. Kişilerin eşyaları hakkındaki bilişleri sanki onlar insanmış gibidir. Bazı durumlarda eşyaları biriktiren kişinin insanlar yerine eşyalar ile bir bağlanma geliştirdiği görülür. Biriktirme bozukluğu olan kişiler sıklıkla sıkıntılı değillerdir, değişmek istemezler ve durumlarının şiddetine dair içgüdüleri yoktur. Biriktirme davranışını sıklıkla mantığa büründürüp bunu haklı gösterirler, biriktirme ile ilgili bilişlerinin mantık dışılığının farkında değillerdir. Genelde istifledikleri şeyler kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. İstifçiler problemleri olduğunun farkına varsalar da yardım istemeye utanmaktalar. Bunun altında yatan neden istifçilerin genelde çevreleri tarafından aşağılandıkları için kendilerini suçlu hissetmeleridir.

En etkili tedavi türü bilişsel davranışçı tedavidir (Steketee ve Frost, 2007). Bu yaklaşım yeni eşyalar edinilmesini azaltmayı ve biriktirilmiş eşyaları ayıklamayı ve atmayı içerir. Ek olarak eşyalarla ilgili mantıklı olmayan inanışlar da hedef alınır. Biriktirme bozukluğunun tedavisinde ilaç kullanımının etkililiği ise hala tartışılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir