Geçtiğimiz hafta COVID-19’a yakalanması nedeniyle Demokrasi Arenası programını sunamayan Uğur Dündar, hastalığı atlattıktan sonra ekranlara geri döndü. Uğur Dündar’ın moderatörlüğünü yaptığı Demokrasi Arenası’nın bu haftaki konukları CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve gazeteci Sedef Kabaş oldu.
“İNSANLAR SOKAĞA DÖKÜLSÜNLER İSTİYOR”
Programda ilk olarak son günlerde dikkat çeken siyasi üslup konuşuldu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik söylemlerinin sorulduğu Özkoç, “Cumhurbaşkanı bu dili kullanıyor, çünkü başka kullanacak argümanı yok” dedi.
Özkoç, “Yaptıkları hiçbir şeyi artık tutamaz durumdalar. Merkez Bankası -57’lerde şu anda. Bu yüzden artık tek çare ayrıştırmayı ve kavgayı ön plana almak istiyor. Türkiye’de bir kavga çıksın istiyor. İnsanlar sokağa dökülsünler istiyor” diye ekledi.
“TÜRKİYE’DE MEVCUT KOŞULLAR, OHAL’DAN FARKLI DEĞİL”
“OHAL ilan edilme olasılığı düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Özkoç, “Türkiye’deki mevcut koşullar da OHAL’den çok farklı koşullar değil. Dışarıda bir muhabir soruyor ‘Türkiye ile ilgili ne diyorsun?’ diyor. Soranı da ev hapsine alıyorlar, cevap vereni de yargılıyorlar. OHAL olsaydı ne olacaktı, ayaklarından mı vuracaklardı bu adamları bilmiyorum. Daha ne yaparlardı bilmiyorum. Milletvekilleri de konuşuyor onlara fezleke yağıyor” diye konuştu.
ÖZKOÇ, KENDİSİNE GELEN FEZLEKE SAYISINI AÇIKLADI
Şu anda açıklamalarından dolayı kendisine gelen fezleke sayısının 8’e çıktığını belirten Özkoç, “Tahmin ediyorum açılan tazminat davaları da herhalde 2 milyon lira civarında” dedi.
“BİZ ASLA SOKAKTA KAVGA ETMEYE TALİP DEĞİLİZ”
Eskiden Türkiye’de bir politik gelenek olduğunu ve liderlerin televizyonda hep beraber halkın karşısına çıktığını anlatan Özkoç, “Şimdi kavgada yüz yüze değil de arkadan laf söyleyen, yüzüne karşı eleştiri getirmeyen bir yapı oluştu” ifadelerini kullanarak şöyle devam etti:
* Öyle sert ve ağır sözler söyleniyor ki en ağır eleştiriye tahammül ederiz. Konuşuruz, o eleştirye cevap veririz. Haklı da olabilirler, o zaman kendi öz eleştirimizi yaparız. Genel başkanımız milyonlarca kimseyi temsil ediyor.
* Genel başkanımızın nezdinde milyonlarca kişiye adı Recep Tayyip Erdoğan olsa da küfrettirmeyiz. Bir sözü varsa yankı odasında olduğu gibi kendisine döner. Biz bugüne kadar hiç kimseye durduk yere herhangi bir şey söylemedik.
* Anketlerde AKP’yi düşürdüğü durum, söz verdiği milyonlarca seçmenini utandırdığı için bir çaresi kalmadığı için bizi kavga zeminine çekmeye çalışıyor. Oysa biz karanlık odaları sevmiyoruz. Sokaklarda yumruklaşmayı sevmiyoruz.
* Artık teknoloji çağının var olduğu bir dünyada, insanların yapay zekadan konuştuğu bir dünyada insanların yapay zekadan konuştuğu bir dünyada insanlar kötü sözlerle, yumruklarla kendilerini ifade etmiyorlar. Bilgiyle, akılla, bilimle ifade ediyorlar. Biz Türkiye’nin çıkışının bunda olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışında bir sözü varsa ona da cevap veriyoruz. Biz asla sokakta kavga etmeye talip değiliz.
“ERDOĞAN ŞOK DOKTRİNİ UYGULUYOR”
Erdoğan’ın siyasi üslubunu yorumlayan Aykut Erdoğdu ise, “Erdoğan bunu bir iletişim yöntemi olarak kullanmaya çalışıyor. Ve Erdoğan tipi insanlar şok doktrini uygularlar. Dünyada literatürdür. Şok doktrin şudur; toplumu öyle bir dehşete düşüreceksiniz ki asla rıza vermeyeceği konulara rıza verecek hale getireceksiniz. 7 Haziran’da uygulandı. Seçimi kaybettiler. Türkiye kana bulandı. Çok bilinçli bir çabaydı. PKK ile koordine içerisinde Türkiye kana bulandı. İnsanlar ‘Bizi kurtarırsa Erdoğan kurtarır’ dedi” şeklinde konuştu.
“ERDOĞAN İÇİN BU SEÇİM ÖLÜM KALIM MESELESİ”
“Erdoğan için bu seçim ölüm kalım meselesi. Bunu biz bu hale getirmedik. Kendisi bu hale getirdi” diye devam eden Erdoğdu, şöyle sürdürdü:
* Kendisi ne yaptığını, hangi suçları işlediğini bildiği için kendi cezasını kafasında kesip, kendi cezasından korktuğu için bize bu kadar saldırıyor. O korkuyu anlamak mümkün değil. O korkuyu sadece faili anlayabilir. Bir gölge boksu oynuyor. Biz hiçbir şey söylemiyoruz. Sokağa çıkacağımızı da söylemiyoruz ki sokak bizim için haktır.
* Erdoğan kim ki benim sokağa çıkma hakkımı engellesin? O benim anayasal hakkım. Önceden izin almaksızın barışçıl şiddet içermeyen her türlü eylem için sokağa çıkarım, sen kimsin? Bizi önüne katarmış da kovalarmış da…
* O beni düşman görüyorsa kendisinin problemi. Ben asla AKP seçmenini düşman falan görmem. Bizim aziz vatandaşlarımızdır. Ama Erdoğan ve yönetimi beni düşman görüyorsa bence gücümüzü sınamaya kalkmasın.
“SEÇİMİ KAZANDIKTAN SONRA YAPTIKLARININ HESABINI MAHKEMELERDE SORULMASINI SAĞLAYACAĞIZ”
* (Erdoğan) Bir gölge boksu, gölge karetesi yapıyor ama karşısında kimse yok. Kimsenin bir şey dediği de yok. Biz gayet net bir şey söylüyoruz; ‘Seçim olacak, sen kaybedeceksin’. Biz kuvvetle muhtemel kazanacağız. Kazandıktan sonra seninki gibi hukuksuz işlemler yapmayacağız. Hukuk içerisinde, senin de hakkını koruyarak, sana ve senin yaptıklarının hesabını avanene, bağımsız mahkemelerde sorulmasını sağlayacağız.
* (Erdoğan) Bu ülkenin yakıcı gerçeklerini insanların gözünden kaçırabilmek için insanlara elektro şok veriyor. İnsanların pahalılığın altında ezilmiş, geçinemiyor….Bu millet dişini sıkıyor. Bu milletin artık dişini sıkacak gücü yok. Erdoğan bunu nasıl kurtarırım diye düşünüyor. 70 cente muhtaç şu anda. 70 cente muhtaç ve bulamadığı için de kendi korkusuyla bize olmadık hakaretlerde bulunuyor.”
“BİR HÜKÜMLÜNÜN, BİR TUTUKLUYU İNFAZ EDECEĞİNİ CUMHURBAŞKANI SÖYLÜYORSA…”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘İmralı’ açıklamalarına değinen Erdoğdu, şu ifadeleri kullandı:
* Ülkenin cumhurbaşkanı çıkmış, ‘İmralı’daki, Edirne’dekinin hesabını görecek’ diyor. Bir hükümlünün, bir tutukluyu infaz edeceğini cumhurbaşkanı söylüyorsa o ülke bitmiştir, bu suçtur. Ülkenin tam bağımsızlığına ve bütünlüğüne, ulusal birliğine tahammüden işlenmiş bir suçtur.
* Abdullah Öcalan bu ülkede binlerce insanın katili olmakla yargılanmış bir hükümlüdür. İçeriye koyduğun da bir siyasal partinin genel başkanıdır. O siyasal partinin genel başkanını da Abdullah Öcalan’ın kurduğu terör örgütüne destek vermekle suçluyorsun ve şunu diyorsun ‘Abdullah Öcalan’la Demirtaş’ın bir kavgası var. Ben Öcalan’a Demirtaş’ı infaz ettireceğim’ diyorsun. Hayırdır beyefendi? Apo’cu mu oldunuz? Bu bir suç.
* ‘Kürt siyasal hareketi içinde bir ayrım var, Öcalan’cılar var, Demirtaş’çılar var, ben Öcalan’cıyım’ diyor. Zaten bunu mektuplarını okuyarak gösterdi. Bugün Demirtaş’ın içeride olmasının sebebi de bu. Demirtaş ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için içeride.