Fenerbahçe ile Galatasaray, Trendyol Üstün Lig’in 6. haftasında kozlarını paylaştı. Ülker Stadyumu Şükrü Saraçoğlu Spor Kompleksi’nde oynanan karşılaşma, sarı – kırmızılıların 3-1’lik zaferiyle sonuçlandı.
Galatasaray’a galibiyeti getiren golleri Lucas Torreira, Dries Mertens ve Gabriel Sara kaydetti. Fenerbahçe’nin tek sayısı ise penaltıdan Edin Dzeko ile geldi.
Bu skorun akabinde liderliğini sürdüren Galatasaray, puanını 18’e yükseltti. 13 puanda kalan Fenerbahçe ise 2. sırada yer aldı.
Yazarlarımız Uğur Meleke, Fırat Aydınus ve Engin Kehale, dev derbiyi köşelerinde kıymetlendirdi.
İşte yorumlar:
Uğur Meleke: Güzel ki futbol var
Oh be… Nihayet içinde yüksek doz futbol olan bir Fenerbahçe – Galatasaray derbisi izledik dün. Bunun için evvel her iki grup futbolcularına ve teknik takımlarına, sonra da derbinin altıncı haftaya konulması kararını alanlara teşekkür etmek gerek. Yıllardır kendimi hırpalıyorum, şu derbiyi otomatik olarak sondan bir evvelki haftaya koymayın, tansiyonu yükseltiyorsunuz, futbol oynanmıyor diye… Nihayet bu aptalca ısrardan dönüldü. Derbi altıncı haftaya konuldu. Ve dün birinci düdükten son ana kadar heyecanla dolu, düzgün ki futbol var diyebileceğimiz, tansiyondan değil oyundan bahsedebileceğimiz bir derbi izledik daima birlikte.
KADIKÖY’DEKi MAÇTA FARKI ÖZEL OYUNCULAR YARATTI
Her iki ekibin da üçüncü bölgede çokça aksiyon yarattığı, orta alanların çoğunlukla transit geçildiği maçta farkı bence kimi özel oyuncular yarattı dün. Victor Osimhen gelene kadar Galatasaray geriden uzun metrajlı çıkışlarda bu kadar yüksek yüzdeyle atak edemiyordu. Memleketler arası yıldız Victor Osimhen, dün birinci yarıda kendisine gelen 4 topu yanlışsız kullanarak 4 net durum yarattı kadrosuna.
FENERBAHÇE’DE YÜK TADiC’iN OMZUNDAYDI
Fenerbahçe’deyse dönem başından beri ikinci-üçüncü bölge ilişki yükü Tadic’in omzundaydı. Dün Jakobs, Tadic’in aktifliği hayli kısıtladı. Ve bir orta Fenerbahçe daima Maximin kanadını kullanmak durumunda kaldı. Ben Mourinho’nun dün İrfan Can’ı çok geç kalmadan 46’da oyuna sokacağını düşünüyordum. İrfan tuşuna basmak için 60’a kadar bekledi. Mourinho, İrfan Can’ı soktuğunda Galatasaray üçüncü golü bulmuş ve fişi çekmişti esasen.
GÖZÜNÜZÜ SEVEYiM LÜTFEN YAPMAYIN BUNU
Dün başından sonuna büyük heyecanla geçen, topun bir o-bir bu kalede olduğu maçta temponun düştüğü bir 3-4 dakika var yalnızca. O da, 23’te başlayan ve birkaç dakika süren kulübeye kart gösterisi süreciydi. Oyun inanılmaz bir tempoyla oynanıyor, gol geliyor, konumlar peş peşe yaşanıyor, hakemden uzun bir düdük! Kenara geliyor, kim olduğunu bile bilmediğimiz iki şahsa sarı kart gösteriyor. Gözünüzü seveyim, lütfen yapmayın bunu. Şu statüyü değiştirin: Hakem, teknik yöneticiler dışında hiç kimse için kenara gelmesin. Kulübeden birilerinin kart görmesi gerekiyorsa, dördüncü hakem halletsin şu işi.
Fırat Aydınus: Derbide hakikat formasyon ve yanlışsız plan ile gelen 3 puan
Golleri ve konumları bol olan bir birinci yarıydı. Birinci devre prestiji ile İsmail’in düşük performansı göze battı. Birinci 10 dakikada 3 top kaptırması esasen bunun göstergesi oldu. Bir orta iki ekip da defansı öne çıkarıp oyun orta alana sıkışınca kanatlara yahut defans ardına atılan toplar tehlikeli oldu her iki grubun için de. Szymanski’nin auta giden vuruşunun ardından G.Saray Sara ile net bir konuma girdi ve Livakovic’e takıldı. 1 dakika sonra taçtan gelen bir top uzaklaştırılmaya çalışılırken Torreira’nın ayağına oturunca jeneriklik bir gole imza attı.
OOSTERWOLDE KAÇIRINCA…
Belki de maçın dönüm noktası santradan sonra Osterwolde’nin kaçırdığı gol olabilir. Burada beraberliği sağlamak için fırsat bulan F.Bahçe, Muslera’ya takıldı ve sonra G.Saray’ın F.Bahçe ceza alanı içinde Osimhen’in göğsü ile asistinde Mertens deneyim kokan vuruşuyla Livakovic’in üstünden 2. golü attı. 2-0’dan sonra F.Bahçe’de belirli bir mühlet mental çöküş gözüktü. 2. golden sonra oyun G.Saray’ın atak oyuncularının istediği bir şablona evrildi. Osimhen, Yunus, Barış ile arka arda konumlar yakalandı. Birinci yarı İsmail ve Fred’in performansı beklenenin altında kaldı. Dzeko öne çıkan defansın ardına atılan toplarda Abdülkerim ve Sanchez ortasında ağır kaldı. F.Bahçe tekrar de konumlara girdi. Hatta Tadic, Mertens’in yaptığını yapmak istedi lakin başarılı olamadı. Birinci yarıyı, hırslı azimli bir ekibe karşı sakin ve şuurlu oynayan 2-0 önde kapadı.
DAHA FARKLI BiR SKOR OLABiLiRDi
2. yarı İsmail-Amrabat değişikliği ile başladı. Fenerbahçe baskı kurarak risk almaya başladı ancak durum da verdi. Yeniden taçtan gelen bir topta Sara hoş bir vuruşla 3. golü attı. Penaltıdan sonra F.Bahçe kısmen ümitlendi. Mourinho değişikliklerle riski azamiye çıkardı, Bu golden sonra oyuna baktığımızda Fenerbahçe farkı kapayıp beraberliği sağlayabilir miydi? Yoksa Galatasaray farkı daha da açabilir miydi? Durumlara baktığında tüm kamuoyu sanırım ikinci görüşte olur.
F.Bahçe bu maçta sahiden istedi lakin istediğini beceremedi. G.Saray neyi nasıl oynayacağını bilerek oynadı, hakikat bir format ve bir planlama ile üç puanı aldı. Son dakikalarda o aralıktan golü bulamayan En Nesyri bu ligin en yüksek bonservis maliyetine sahip. Son vakitlerde temposu yüksek hareketli konumu bol olan zevkli bir derbi izlettirdi iki kadro da.
Engin Kehale: Sonucu orta saha üçlüleri belirledi
Maç önünde küçük bir kamuoyu araştırması yaptım ve taraftarlara sordum: “Bu maçtan berabere ayrılacaksınız deseler, maça yeniden de çıkar mıydınız?” Fenerbahçelilerin hiçbiri kabul etmedi, Galatasaraylılar’da ise yüzde 50/50 bir oran vardı. İki teknik adamın alana sürdükleri 11’lere bakınca ise ikisinin de bu soruya karşılığının “Tercihim maçı oynamak” olduğunu anladım.
iLK DEVRE FENERBAHÇE OYUNDA DAHA ÜSTÜNDÜ
Hafta boyunca yazılan çizilen beklenen 11’lerdeki üçlü merkez orta alanlara dönülmemiş, alışılmış sistemler emsal profillerle alana sürülmüştü. Birinci 45 dakikaya sonunda tabelada 0-2 Galatasaray yazıyordu lakin Sara’nın, Szymanski’nin ve Oosterwolde’nin net gol konumları vardı. Devre istatistiklerine bakınca aslında oyun istikrarda, hatta biraz daha Fenerbahçe lehine üzere gözüküyordu. Mourinho’nun öğrencileri yakaladıkları fırsatları değerlendirebilse ya da Torreira’nın şutu Livakovic’in sırtına çarpmasa skor farklı olabilirdi, evet. Lakin biraz da saha içine bakmak gerek…
OSiMHEN’E ATILAN UZUN TOPLAR OYUNUN UZUNLUĞUNU UZATTI
Okan Buruk’un maç önü stratejisi mahirdi. Sara-Mertens ve vakit zaman içe gelecek Barış Alper ile merkezde sayısal üstünlüğü yakalamak. Victor Osimhen’e atılacak ve indireceği toplara, etrafındaki oyuncuların ceza alanı koşularıyla konum bulmak. Şayet Dusan Tadic ve Allan SaintMaximin kanatlarıyla oynuyorsanız, topa sahip olmayı %60 bandına çıkartamadığınız vakit sorun olur ki oldu da. Victor Osimhen’e atılan uzun toplar Fenerbahçe’nin kadro uzunluğunu uzattı, boş alanlara deplase olan oyuncularla da Galatasaray oyunu istediği üzere yönetmeyi başardı. 2 ve 3. goller bu halde geldi.
SONUÇ ALAMADIKTAN SONRA O GAYRETLERİN HiÇBiR Değeri YOK
Fenerbahçe ise merkezdeki defolarına karşın düzgün oynadığı anlarda skoru bulabilse, oyun farklı bir gidişata evrilebilirdi. İkinci yarıya uygun başladılar, Mourinho’nun değişiklikleriyle son kısmı rakip ceza alanı etrafında oynamak istediler fakat sonuç alınamadıktan sonra tüm bu gayretlerin bir manası kalmıyor. Son cümle ise Sara’ya. Günden güne büyüyen performansla Okan Buruk’un hayal ettiği oyun ve oyuncuya dönüşüyor. Mertens’le birebir frekansta düşünebilmeleri de gayreti.