Mis gibi kokusuyla salataları süsleyen fesleğen, sadece yemeklerin görselliğini amaçlayan bir bitki değildir. Geleneksel tıpların bir çoğunda Fesleğenin şifa amaçlı kullanıldı görülmektedir. Fesleğen bitkisinin yaz aylarında çiçeklenme aşamasındaki yaprakları toplanarak temiz ve güneş görmeyen bir yerde kurutulup bitki çayı olarak, kuru nane gibi çorbalarda ve balıkları baharatlamak amacıyla ve salatalara sos olarak kullanılabilir. Sindirime yardımcı olması, iştahsızlık ve ağız kokusu gibi bir çok durumda önerilmektedir. Peki fesleğen yemenin faydaları nelerdir? Fesleğen neye iyi gelir? İşte fesleğen tüketmeniz için geçerli nedenler… Fesleğen, ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasına ait bir otsu bitkidir. İsmini batı dillerinde köken olarak aldığı Latincede “basil” yani “kral” anlamındadır. Fesleğenin kökeni, Hindistan’da 4000 yıl öncesinde bulunabilir. Fesleğen, Eski Yunanlar tarafından “Kralların Otu” olarak adlandırıldı. Asya, Mısır ve Akdeniz çevresinde de yetişir. Bazı insanlar, fesleğenin, İsa’nın tabutu etrafında yetişmiş olduğuna, Roma’ya götürüldüğüne ve Avrupa’ya yayıldığına inanır. Bu bitki 16.yüzyıl İngilteresi’nde popüler olmuş ve İngiliz kâşifler tarafından Kuzey Amerika’ya götürülmüştür. Fesleğen içinde uçucu yağlardan, estragol, linalol ve cineol taşır. Bu maddeler iltihap giderici ve mikrop öldürücü etki gösterirler. Ayrıca yatıştırıcı ve sakinleştirici özellikleri de vardır. Antienflamatuar etkisinden dolayı artrit hastalarında kullanılması faydalıdır. Zararlı mikropların vücutta hastalık yapmasını engeller. Saç dökülmesi veya kepeklenmeye karşı saç diplerinize fesleğen yağıyla masaj yapın. Bir saat sonra, saçınızı soğuk suyla yıkayın. Ağızdaki bir yaranın üstüne konulan fesleğen yaprağı ağrıyı azaltabilir. Fesleğen ayrıca mükemmel bir haşarat kovucudur. Doğal sinek kovucu olarak cildin açık kısımlarına fesleğen yağı sürülebilir. Vücudunuzu radyasyon zehirlenmesinden koruyabilir ve aynı zamanda bu tür rahatsızlıklardan kaynaklanan zararları iyileştirebilir. Fesleğenin, kırmızı kan hücrelerindeki bir bileşen olan trombositi daha az “yapışkan” kanın pıhtılaşma şansını düşürebilecek bir duruma getirdiği kanıtlandı. Düzenli tüketim ile, içindeki esansiyel yağları, A vitamini ve C vitamininin yüksek antioksidan içeriğine bağlı olarak, gözlerinizi katarakt, maküler dejenerasyon, glokom, görme kusurları ve oftalmia gibi serbest radikallerin zararlarından koruyabilir. Migren, sinüs basıncı, öksürük ve soğuk veya yüksek tansiyona bağlı baş ağrısı, fesleğen yağı ile kontrol edilebilir.