Nefes darlığı, yorgunluk, halsizlik, öksürük ve balgamla kendini gösteren, 40 yaşın üzerinde her beş kişiden birinde görülmesine karşın 10 hastadan birine doğru tanı konabilen Kronik Obsrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH), toplum sağlığı için giderek daha da büyük bir sorun haline gelmeye başladı. KOAH’ın, en basit şekliyle solunumla akciğerlere alınan havanın kolayca dışarı verilememesi olarak tanımlanmaktadır. Akciğerlerde mikroplardan kaynaklı olmayan iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir hastalık olan KOAH’ın en yaygın nedeninin sigara dumanı olduğu bilinmektedir. Toplumun KOAH konusunda yeterli bilgiye sahip olmamasının erken tanı ve etkin tedaviyi güçleştirmektedir. KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmadır. Nefes darlığı nedeniyle fizik aktivitede azalma ortaya çıkar. Hareket halinde iken nefes darlığı çeken kişi, yol yürümek istemez, günlük işlerini azaltır, markete gitmeye çekinir ve zamanla evden çıkmamayı tercih eder hale gelir. Bu şekilde giderek artan fiziksel aktivite azalması, hastanın yaşam kalitesini bozarak hastalığın ilerlemesine neden olur, sakatlık ve ölüme yol açar. Nefes darlığının yanı sıra göğüste sıkışma, yorgunluk, halsizlik, depresyon, ağız, göz ve tırnak çevresinde cildin mavimsi bir renk alması, ayaklarda ve bacaklarda şişme de belirtiler arasında yer alıyor. KOAH hastalığına bağlı sakatlık ve ölüm oranlarının azaltılması erken tanı ile mümkündür. Bu nedenle, 40 yaşın üstünde, sigara içmiş olan, içmeye devam eden ya da meslek gereği tozlu ortamlarda bulunan kişilerde kronik öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarından en az birinin bulunması durumunda hemen bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerekir. Düzenli sağlık kontrolü de önemlidir. Ayrıca tanı için şikayetlerin yanı sıra akciğer röntgeni kan sayımı, biyokimya, arteryal kan gazı tayini, solunum testi ve tomografi gibi yöntemlerden yararlanılmaktadır. İlerleyici özellik taşımasına karşın KOAH’ın önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır ve yapılması gereken ilk iş sigarayı bırakmaktır. Ayrıca zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ile nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra fiziksel aktiviteler de tedavide oldukça önemlidir. Haftada 4-5 kez orta yoğunlukta fiziksel aktivite yeterlidir. Herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş, gereken tüm yararları sağlayabilmektedir.