Gün içerisinde tükettiğimiz gıdaların sağlığımız üzerinde büyük rol oynadığı su götürmez bir gerçek. Vitamin ve mineral açısından zengin olan bazı gıdalar var ki sağlığa faydaları saymakla bitmiyor. Bu faydaların yanı sıra, tükettiğimiz gıdalar hakkında bilmediğimiz birçok ilginç bilgi bulunuyor ve çoğu kişi bu bilgileri duyunca şaşkınlığını gizleyemiyor. Çoğu zaman yiyip geçtiğimiz bazı yiyeceklerin çok ilginç sırlar taşıdığını biliyor muydunuz? Üstelik bu sırların bazıları, duyana gerçekten “Yok artık!” dedirtecek kadar tuhaf nitelikte… Örneğin acı biberin aslında ağzınızı yakmadığını söylesek ne düşünürsünüz? Ya da her evde bulunan bir sebzenin Wi-Fi sinyallerini emip yansıtabildiğini? Kulağa inanılmaz geliyor değil mi? İşte gıdalara dair sizi çok şaşırtacak bazı tuhaf gerçekler… Somon denince akla direkt pembe bir balık gelse de çiftliklerde yetiştirilen somonların etleri beyaz olur. Somon üreticileri, pembe rengini elde edebilmek için balıkların yemlerine, bitkilerden elde edilen ‘’karotenoid’’ denen boyar maddeler ekler. Doğal somon ise bol bol karides yediği için rengi pembedir. Yediğiniz her muz aslında birer klondur. Dünya genelinde 1000 farklı muz türü olsa da bugün muz diye bildiğimiz o sarı meyve, Cavendish türünün genetik klonları durumunda. Çünkü diğer muz türlerine göre daha dayanıklı olan bu türün çekirdeği yok ve bu nedenle üremesi için klonlanması gerekiyor. Yakın bir zamanda bilim insanları, genetik çeşitlilikten yoksun olan muzların neslinin tükenebileceğine dair endişeli açıklamalar yaptı. Çikolatayı tarihte ilk kez tüketen insan topluluğu, Antik Aztek uygarlığıdır. Ancak Aztekler çikolatayı tüketmekle kalmıyor Uluslararası Kakao Örgütü’nün bildirdiğine göre, aynı zamanda kakao çekirdeklerini para birimi olarak kullanıyorlardı. Aztek hâkimiyeti altında yaşayan insanlar vergilerini kakaoyla öderlerdi. Doğal balın nem seviyesi çok düşük, asit seviyesi ise çok yüksektir. Bu iki özelliği sayesinde ağzı sıkıca kapalı tutulan bir bal kavanozunun içinde ortaya çıkan bakteriler oluşur oluşmaz ölürler. Bu da balın asla bozulmayacağı anlamına gelir. Arkeologların Mısır piramitlerinde buldukları 3 bin yıllık balların yenebilir durumda olmasının sırrı da budur. Balın yanı sıra tuz, şeker ve çiğ pirinç de asla bozulmayan besinler arasında yer almaktadır. Son zamanlarda market ve pazarlarda şalgam suyunun da hammaddesi olan mor havuçları görmeye alıştık ama yine de havuç denince aklımıza turuncu renkte olan sebze geliyor. Ancak İngiltere’de bulunan Ulusal Havuç Müzesi’ne göre, gerçek havuç mor renkli ve incecik beyaz köklü bir sebzeydi. 16’ncı yüzyılın sonunda yaşanan bir genetik mutasyon, turuncu havuçları yarattı. Kim derdi ki bu renk orijinaline baskın gelecek? Patatesler, içerdikleri yüksek miktarda su ve yapılarındaki kimyasal maddeler nedeniyle tıpkı insanlar gibi kablosuz internet sinyallerini emip yansıtabilirler. Hatta Boeing firmasının, 2012 yılında uçaklarda kablosuz internet hizmetini test ederken koltuklara birer çuval patates yerleştirdiği biliniyor. Hiç çiğ istiridye yediniz mi? Eğer cevabınız ‘evet’ ise, o sırada istiridyelerin halen canlı olduğunu bilmelisiniz. İstiridye ölür ölmez bozulmaya başladığı için neredeyse çiğken servis edilir. Ancak istiridyelerin merkezi sinir sistemi bulunmadığından acı hissetmezler. Turna yemişleri olgunlaştıkları zaman top gibi zıplayabilirler. Bu, çiftçiler ve tüketicilerin rahatlıkla kullanabileceği bir olgunluk testidir. Zıplamayan turna yemişi henüz yenecek kıvama gelmemiş demektir. Suşiyle birlikte yediğiniz yeşil acı sosun ‘wasabi’ olduğunu sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çok büyük ihtimalle içine yeşil gıda boyası eklenmiş yaban turpu yiyorsunuz. Gerçek wasabinin kilosu 160 dolardan satılır ve sadece çok lüks Japon restoranlarında bulunur. Bir dönem insanlar, domatesin zehirli olduğunu sanıyordu. 18’inci yüzyıl İngiltere’sinde domatese “zehirli elma” denirdi çünkü aristokratlar domates yediklerinde çoğu zaman hastalanıp ölürdü. Ancak bunun tek sebebi yalnızca domates değil, aristokratların kullandığı tabaklardı. Domatesin asidi, kurşun ve kalay alaşımlı bu tabaklardaki kurşunu açığa çıkarıp zehirlenmeye neden oluyordu. Çocukken çok şeker yediğimizde dişlerimizin çok çabuk çürüyeceği söylenir ve şeker tüketmemiz yasaklanırdı. Ancak dişler için şekerden çok daha zararlı bazı yiyecekler var. Mesela kraker… Çünkü asit, dişler için şekerden daha çürütücü bir etkiye sahiptir. Krakerler de çiğnedikçe dişlere yapışır ve bakterilerin uzun süre mutlu yaşaması için oldukça elverişli bir ortam yaratır. İki yemek kaşığından fazla muskat cevizi yediğinizde, mide bulantısı, baş dönmesi, yavaşlayan beyin fonksiyonları ve halüsinasyonlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Acı biber yediğinizde ağzınızda oluşan yanma hissi, fiziksel değil zihinsel bir reaksiyondur. Biberlerin içinde bulunan kapsaisin maddesi, sinirlerinizdeki acı algılayıcılara yapışır ve acı hissetmenize neden olur. Beyniniz sıcak bir şey yediğinizi zannedip vücut sıcaklığını düşürmek için terleme komutu verir ve yüzünüz kızarır. Aslında ne bir yanma söz konusudur ne de sıcaklık artışı. 2015 yılında Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, neredeyse her gün baharatlı ve acı yemek tüketenlerin ölüm riski, bu yemekleri haftada bir tüketenlerden yüzde 14 daha düşüktür. Ancak bu, baharatlı yiyecekler yemek ömrünüzü uzatır anlamına gelmez. Sadece baharat tüketmeyenlere kıyasla çeşitli hastalıklar nedeniyle ölme olasılığınız daha az demek. Meyveli buzlu dondurmalar, 11 yaşındaki bir çocuk tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. 1905 yılında Frank Epperson adlı bir çocuk, yanlışlıkla gazoz ve su dolu bir bardağı bir gece dışarıda bırakır. Sabah uyandığında donmuş halde bulduğu bu karışımın çok lezzetli olduğunu fark eder. San Francisco’da yaz aylarında satmaya başladığı bu icat, bir süre sonra tüm dünyaya yayılır. Hazır paketli dondurmalar ve benzeri birçok yiyeceğin ambalajlarının üzerinde “doğal meyve aroması, doğal vanilya aroması” gibi ifadeler görürüz. Ancak bu aromalar, kunduz gibi bazı hayvanların salgı bezleri kullanılarak üretilmiş olabilir. Bunun yanı sıra yediğiniz çilekli dondurmanın içine hiç çilek girmemiş olabilir. Bir tane hamburger yapmak için yaklaşık 1800 litre su tüketilir. Çünkü 500 gram dana eti üretmek için 8000 litre civarında su gerekir. Bu miktara dananın beslenmesi için ihtiyaç duyulan tahıl ve otları yetiştirmek için gereken suyun yanı sıra, hayvanın içtiği su ve hamburger köftesinin üretim sürecinde kullanılan su da dahildir. Ananas yedikten sonra başka bir şey yediğinizde tat alamıyorsanız, dilinizdeki tomurcuklar zarar görmüş demektir. Ancak telaşlanmanızı gerektirecek bir durum yok çünkü bu etki sadece birkaç saat sürer. Bunun nedeni ise ananasın içinde bulunan ve proteinlerin çözünmesinde rol oynayan bromelain maddesidir. Taze meyvelerin ne kadar sağlıklı ve besleyici olduğunu bilmeyen yok… Araştırmalar, dondurulmuş meyvelerin de tazeleri kadar hatta bazen onlardan daha faydalı olduğuna işaret ediyor. Meyveyi tazeyken dondurmak, içindeki E vitamini ya da kalsiyum ve demir gibi maddelerin uzun süre korunmasını sağlıyor. Üstelik dondurulmuş meyveleri her mevsim tüketebilirsiniz. Hiçbir yemeğe tuz koymasanız dahi hazır gıdalarla beslendiğinizde vücudunuza çok büyük miktarlarda tuz aldığınızı biliyor musunuz? Örneğin bir dilim pizzada bulunan tuz miktarı 600 miligrama kadar çıkabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü ise günlük kişi başı tuz tüketiminin 5 gram yani 5000 miligramın altında olmasını öneriyor. Almanya’da bulunan Bayreisches Geoinstitut’tan bilim insanları, içeriğinde çok yüksek miktarda karbon bulunan fıstık ezmesinin elmasa dönüştürülebileceğini keşfetti. Tek yapmanız gereken fıstık ezmesi içindeki karbondioksit moleküllerinin içinden oksijeni çıkarıp kalan karbonu çok yüksek basınca tabi tutmak. Draje çikolata ve şekerler, renkleriyle göz alı ve iştah kabartırlar. Peki bu renklerden en yaygını olan kırmızının, Türkçe adıyla koşinil olan ‘’Dactylopius coccus’’ isimli bir böceğin iskeletinin ezilmesiyle elde edildiğini biliyor musunuz? Karminik asit de denilen bu kırmızı gıda boyası, kırmızı meyve aromalı abur cuburlarda ve rujlarda da kullanılıyor. Böcekten elde edilen ve hem kozmetikte hem de gıdada kullanılan bir diğer madde ise şellak. Yine ‘’Dactylopius coccus’’ ismi taşıyan böceğin salgısından elde edilen bu madde de dış yüzeyi parlak yiyeceklerde ve ojelerde karşımıza çıkıyor. Otomobiller ve meyveli yumuşak şekerlerin de bir ortak noktası vardır. İkisi de dış yüzeylerinin parlaması için ‘’karnauba mumu’’ denilen bir maddeyle cilalanır. Güneş kremlerinde ve boyalarda bulunan ve bu ürünlere beyaz renk veren titanyum dioksit de zaman zaman salata soslarında ve kahve kremalarında bulunabilir.