8 yaşındaki D. ders çalışmak için karakoldaki internet salonuna gitti. Bir orta kapının önüne arkadaşıyla arbedeye tutuştu. Ayırmak isteyen nöbetçi polis bacak ortasına vurunca küfretti. Küfre sonlanan polis denetimini kaybetti. Çocuğun başını takım otosunun parmaklıklarına tekraren çarptı, sonra karakolun mutfağında çaydanlıkla yüzüne vurdu. Zırhlı araçla iki saat bilinmeyen bir yere götürdü. Çocuk bir hafta hastanede yattı. Polis 17 ay ceza aldı ancak bir gün dahi mahpusa girmedi. Son kelamı Anayasa Mahkemesi söyledi.
2005 doğumlu D.Ö. olayın yaşandığı 11 Eylül 2013 günü şimdi 8 yaşındaydı. D.Ö. o gün Mersin Vilayet Emniyet Müdürlüğü ilkokul çağındaki çocukların bilgisayar ve internet muhtaçlıklarını karşılamak ve ödevlerini yapmaları için Siteler Karakolu’nda kurduğu bilgisayar ve çalışma salonuna ders çalışmak için gitti.
Bir orta arkadaşıyla dışarı çıktı.
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede yaşananlar şöyle özetlendi:
D.Ö. arkadaşlarıyla oynarken, arkdaşı M. ile arbede etti. Karakol önünde nöbetçi bulunan polis memuru O.D., yanına gelerek D.Ö.’nün cinsel organına ve karnına ayağı ile vurdu.
D.Ö. bunun üzerine polis memuruna ana avrat sinkaflı küfürler etti. Bunun üzerine polis çocuğu kovalamaya başladı. Yakalayıp dövmeye başladı. Boynunu sıktı, başına vurdu, sol omuzuna vurdu.
KAFASINI DEMİR KORKULUKLARA TEKRAREN VURDU
Başka bir polisin ortaya girmesine karşın çocuğu bırakmadı, takım aracının içine soktu ve çocuğun başını grup aracının art iç tarafındaki demir korkuluklara birkaç kere vurdu.
Bu kez üç polis daha geldi. Çocuğu karakolun mutfağına götürdüler. Elbiselerini çıkarıp elini yüzünü yıkadılar. Yüzüne buz tuttular. Elbise verdiler.
ÇAYDANLIKLA YÜZÜNE VURDU
Bu sırada polis memuru O.D., mutfağa geldi, çocuğu dövmeye mutfakta da devam etti. Çocuk ağlıyordu. Çocuğun yüzüne tokatla ve mutfakta bulunan çaydınlıkla vurdu.
ZIRHLI ARAÇTA İKİ SAAT TUTTU
O.D. daha sonra çocuğu zırhlı bir araca koyarak bilmediği bir yere götürdü. Araç içinde yaklaşık iki saat kadar tuttu. Tekrar Siteler Karakolu’na götürdü.
“OĞLUNU DÖVDÜM”
Bu ortada olayı görenler çocuğun annesine haber verdi. Anne karakola geldi. Çocuğunu döven polis memuru O.D., “Çocuğun benim anneme küfrettti, nasıl terbiye vermişsin, biz size burada bekçilik ediyoruz, siz de annemize küfür ediyorsunuz, ben de oğlunu dövdüm, git oğlun içerde” diyerek anneye de çıkıştı.
SOYUNUK HALDE ÜZERİNE SU DÖKÜYORLARDI
Anne mutfağa gittiğinde çocuğunu soyunuk halde, üstüne su dökülürken gördü.
Oğlunun sol omzunda yaygın formda morluk, yüzünün sol tarafında el izi vardı ve şişmişti. Boğazının alt tarafında da yaygın formda kızarıklık olduğunu görünce krize girdi.
Oğlunu almak istedi lakin polisler vermedi. Mutfakta bulunan 3 polis çocuğu daha sonra meskene getireceklerini söyledi. Anne ısrar etmesine karşın çocuğunu alamadı.
“KIYAMAM BEN ONA”
Bir polis memuru ‘Yenge ben D.yi çok seviyorum, merak etme sen, ben onu meskene getireceğim, kıyamam ben ona.’ biçiminde söylemi üzerine meskene gidip beklemeye başladı.
Yaklaşık iki saat sonra D. konuta geldi. O gece kusma ve ateş şikayetiyle sabahladı. Sabah çabucak sıhhat ocağına gittiler. Hekim, “Damdan mı düştü?” diye sordu. Polisin dövdüğünü söyleyince bir an önce hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Tam bu sırada karakoldan gelen tanımadığı sivil polisler çocuğu hastaneye araç ile götürmek istediklerini söyledi. Polisler çocuğu Mersim Bayan Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne götürdü. Burada tam bir hafta yatarak tedavi gördü. Daha sonra devam eden süreç sonunda hazırlanan raporlarda şu tespitler yapıldı:
1-Maruz kaldığı fizikî istismar olayına bağlı olarak kronik travma sonrasında gerilim bozukluğu geliştiği ve ruh sıhhatinin bozulmuş olduğu,
2-Yaşamını tehlikeye uğratmadığı, yaralanmasının Kolay Tıbbi müdahale ile giderilebilecek halde olmadığı, tarafında raporların düzenlendiği anlaşılmıştır.
BİR GÜN BİLE TUTUKLU KALMADI
İddianamede detaylarıyla anlatılan olayın kovuşturma evresinde, gerek karakolda, gerek dış yerlerdeki hiçbir kamerada olay anına ait manzara bulunamadığı ileri sürüldü.
Mahkeme, 5 yıl sonra 2018 yılında verdiği kararda polis memuru O.D.’nin taammüden yaralama cürmünden 1 yıl 10 ay 15 gün mahpus cezasıyla cezalandırılmasına ve kararın açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
Diğer 3 polis hakkında ise kamu görevlisinin kabahati bildirmemesi hatasından 7 ay 15 gün mahpus cezası verilmesine karar verildi. Lakin bu ceza da ertelendi.
Aile bu karara yaptığı itiraz da reddedilince Anayasa Mahkemesi’ne kişisel müracaatta bulundu.
Yüksek Mahkeme şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
İlk derece mahkemesinin makus muamele faili O.D. hakkında mahpus cezasına ait HAGB kararı sonucunda deneme müddeti içinde cürüm işlememesi hâlinde bu ceza vaki olmamış sayılarak isimli ve memuriyet siciline yansımayacaktır. Verilen bu karar cezanın infazının ertelenmesinden daha güçlü bir tesire sahiptir ve sanığın cezadan muaf tutulması ile sonuçlanmaktadır. Ulaşılan bu sonucun bu tıp olaylara karışan kamu görevlilerine müsamaha ile yaklaşıldığı izlenimini uyandırdığı ve bu tıp fillere eğilimi olan vazifelileri cesaretlendirebileceği üzere bireylerin bu kapsamda devlete ve adalet düzeneklerine olan inançlarını de zedeleyebileceği açıktır.
Buna nazaran somut olayda sanık O.D. hakkında HAGB kararı verilmesinin eziyet yasağının maddi ve yordam boyutunu ihlal ettiğine karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM: EZİYET EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi inceleme sonunda şu kararı kurdu:
Açıklanan münasebetlerle;
- Başvurucu D.Ö.’nün eziyet yasağının ihlal edildiğine ait argümanının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Anayasa’nın 17. hususunun üçüncü fıkrasında teminat altına alınan eziyet yasağının maddi ve adap boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Kararın bir örneğinin eziyet yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tekrar yargılama yapılmak üzere Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
- Başvurucu D.Ö.ye net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
- Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE OYBİRLİĞİYLE karar verildi.