Koronavirüse yakalanan ve tam aşılı olanlar, birkaç hafta içinde tamamen iyileşebiliyor. Ancak bazı insanlar hastalığın hafif versiyonlarına sahip olanlar bile, iyi hissettikten sonra uzun süren semptomlar yaşayabiliyor. Hastalarda oluşan bu durum koronavirüs sonrası sendromu veya “Uzamış Kovid-19 ” olarak adlandırıyor. Bu durumda vücudun farklı bölgelerini etkileyen ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Şikayetler üzerine konuya dikkat çeken uzmanlar, dünyanın birçok yerine bu konuya dair çalışmalarını hızlandırdı. Hafif geçirildiği için sevinenlerin daha sonra yaşadıkları semptomlar, endişe verici oranlara ulaşıyor. Peki bu durumlar nelerdir? Koronavirüs sonrası ortaya çıkabilecek rahatsızlıklardan bahsedelim… Koronavirüs geçiren hastaların belli bir zaman sonra yaşadıkları rahatsızlıklar, fizyolojik ve nörolojik olmak üzere ikiye ayrılabilir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, bu durumlar yalnızca koronavirüs kaynaklı olmayıp çeşitli genetik ve çevresel faktörlerin de etkileyebileceği değerlendirilmelidir. Yapılan araştırmalar ve şikayetler üzerine toplandığında, uzamış Kovid-19 sendromunda görülen semptomlar şu şekildedir: Saç dökülmesi Beyin sisi Taşikardi Migren Kan pıhtılaşması Kas ağrıları Solunum sorunları Alerjik rinit Aşırı yorgunluk Uykusuzluk Parmaklarda bezeler Bu belirtilerin ortaya çıkışına göz atalım… Yapılan bilimsel çalışmalar da koronavirüs sonrası geç dönemde nefes darlığı, öksürük, halsizlik, koku almama gibi belirtilerin yanı sıra neredeyse 4 hastanın birinde saç dökülmesi yaşandığını ortaya koyuyor. Koronavirüs herkes için önemli bir stres kaynağıdır. Hastalığı özellikle ağır geçirenlerde ne yazık ki psikolojik stres, anksiyete, depresyon gibi ruhsal problemler bir süre daha devam edebilmektedir. Bu stresin devam etmesi, özellikle saç dökülmesi de olan kişilerde iyileşmenin yavaş olmasına neden olmaktadır. Konsantrasyon bozukluğu, dalgınlık, yorgunluk, baş ağrıları, konuşurken kelime bulmada zorluk … Koronavirüs sonrası görülen bu ve benzeri şikayetlerin sebebi “beyin sisi” olabilir. JAMA Network Open tıp dergisinde yayınlanan bir araştırma, koronavirüsbulaşmış bireylerin yaklaşık dörtte birinin, hastalığa yakalandıktan aylar sonra hafıza ve odaklanma sorunları yaşadığını söylüyor. Sağlıklı ve düzenli bir yaşam iyileşme sürecinin en önemli etkeni olurken, nörologa görünmekte de fayda var. Koronavirüs ilk günlerde kalp krizi geçirme riskini artırırken, hastalık ilerledikçe kalpte ciddi hasarlara neden olabiliyor. Bunların başında kalp hasarı, kalpte ritim bozukluğu ve damar tıkanıklığı gibi kalp-damar hastalıkları geliyor. Artan nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkan taşikardi, koronavirüsün organlara etkisi ve psikolojik sonuçları olarak da görülüyor. Evde uzun süre kapalı kalmak ve hasta olma korkusu migren hastalarını da zorladı. Sürekli devam eden kaygı, depresyon, kötü beslenme, sedanter hayat düzeni ve düzensiz uyku gibi etkenlerin koronavirüs sonrası migreni tetiklediği belirtiliyor. Imperial College London’da bulaşıcı bir hastalık uzmanı olan Profesör Graham Cooke, Covid-19 yenik düşmüş hastaların otopsilerini inceledi. Sonuçlar, tüm Kovid-19 hastalarda bir tür tromboz(kan pıhtılaşması) bulunduğunu çok net bir şekilde gösterdi. Aynı zamanda Harran Üniversitesi Hastanesinde görev yapan doktorlar, Kovid-19’un kan pıhtılaşması riski oluşturduğunu, başta kalp hastaları olmak üzere hastalığa yakalananların bu süreçte ilaçlarını aksatmamaları gerektiğini belirtti. Koronavirüsün en keskin belirtileri arasında da yer alan kas ağrıları, hastalığın atlatılmış sürecinde de ciddi şekilde görülüyor. Koronavirüs hastalarında görülen ağrılar, iyileşmenin ardından genellikle 2-3 gün içerisinde tamamen kaybolur. Fakat bazı durumlarda özellikle de hastalık ağır geçirilmişse kas ve eklemlerde virüsün oluşturmuş olduğu hasarın iyileşmesi birkaç haftayı bulabilir. Kovid-19 hastalığının önemli belirtilerinden olan solunum sıkıntısı hastalık iyileşse de çoğu hastada solunum sıkıntısı devam etmektedir. Bu hastalığı bu kadar korkunç derece getiren virüsün akciğerlere hızlı bir şekilde tutunarak hastalık sonrasında da solunum sıkıntılarına neden olmasıdır. Koronavirüs tedavisi olan hastalar tedavi aşamasında belirtileri azalsa da tedavi tamamlandıktan sonra kalıcı veya tekrarlayıcı Kovid-19 sonrası solunum sorunu devam etmektedir. Hastalık döneminde hareketsizlikten kaynaklı akciğer solunum kaslarında ve diyaframda bir tembellik oluşmaktadır. Akciğer kaslarının eski haline dönmesi için ilaç harici doğru egzersiz ve nefes terapileri yapılması gereklidir. Koronavirüsü hafif geçirenler ateş, öksürük ve kas ağrısı yaşamasa da genllikle tat ve koku kaybı yaşıyor. Hafif geçirilen Kovid-19 sonrası hastaneye alerji nedeniyle başvuranların sayısında ciddi artış gözlemlendi. Burundaki koku sinirlerine hasar verdiği düşünülen virüs, alerjik rinite de davetiye çıkartıyor. Hastalarda virüsü atlattıktan sonra günlerce hatta haftalarca devam eden halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon eksikliği gibi şikayetler görülüyor. Aktif hastalığı hafif veya ağır geçirmek, eşlik eden komplikasyonlar/laboratuar bulguları, hastalığın süresi ve kullanılan ilaçların yorgunluk üzerine herhangi belirleyici bir etkisi yoktur: herkeste ve her koşulda yorgunluk ortaya çıkabilir. Koronavirüs salgını, iyi bir uyku çekmeyi önemli ölçüde zorlaştırdı. Bazı uzmanlar bunun için bir terim bile yarattı: Insomnia (uykusuzluk) ile koronavirüsün birleşimi olan koronasomnia. Pandemi ikinci yılına girerken, aylar süren sosyal mesafe ve benzeri kısıtlamalar günlük rutinlerimizi sarstı, iş ve özel hayat arasındaki sınırları sildi ve hayatımıza süregiden bir belirsizlik kattı. Bütün bunların uyku açısından felaket sonuçları oldu. Covid semptomu, bazen aylarca süren durumla birlikte, ellerde ve ayaklarda soğuk algınlığı benzeri iltihaplanma ve kızarıklıkla sonuçlanmaya neden oluyor. Koronavirüsün ayak parmaklarında sepep olduğu enfeksiyonun nedeni henüz tam olarak bilinmiyor. Bilim insanlarının, şu anda konuya ilişkin iki hipotezi bulunuyor. İlki Covid ayak parmakları virüs neden olduğu inflamasyondan kaynaklanıyor olabilir. İnflamasyon Kovid-19’un en ağır sendromlardan olan akut solunum bozukluğu hastalığının (ARDS) da nedenlerinden birini oluşturuyor.
İkinci hipotez ise, virüsün neden olduğu kan pıhtılaşmalarının ayak damarlarında tıkanmaya yol açması.