Günlük rutinimizde büyük yer kaplayan uyku, bedenin dengesi için oldukça önemli bir rol oynuyor. Yetişkin bir birey zamanının ortalama üçte birini uykuda geçiriyor. Uyku vücuttaki birçok dokuyu ve sistemi doğrudan etkileyen karmaşık ve dinamik bir yapıya sahiptir. Öğrenme süreçlerinde ve yeni hatıraların oluşmasında katkısı olan aktif bir süreçtir. Doğru zamanda, yeterli uykunun alınmamasının ileride hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, obezite gibi fizyolojik rahatsızlıkların yanı sıra konsantre olamama, sinirlilik, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabiliyor. Psikanalize göre rüyalar; bastırılan duyguların, arzuların ve temel korkuların bilinçdışını yansıtan sembollerle dışa vurulmadır. Gün içinde yaşadığımız şeyler rüyalarda birebir ortaya çıkmasa da, uykumuzun ve rüyalarımızın içeriğinin, günlük yaşantımızdan etkilendiğini ve onunla şekillendiğini söyleyebiliriz. Rüyalar uykunun her döneminde ortaya çıkabilir ancak en çok REM uykusu denilen derin uyku ve hızlı göz hareketlerinin gözlendiği evrede ortaya çıkar. Her gece yaklaşık 2 saatlik zaman aralığında rüya görüyor olsak bile sabah kalktığımızda çoğunu hatırlamayız. Tam olarak işlevi bilinmese de rüyaların duygularımızı işlememeye, eski ve yeni yaşantılar arasında bağlantı kurmaya ve belleğe yardımcı olduğu düşünülmektedir. REM yoksunluğu oluşturulan bireylerde ertesi gün daha fazla kaygı, sinirlilik, tahammülsüzlük ve dikkat toplama güçlüğü olduğu gözlemlenmiş, yeni bilgileri öğrenme ve hatırlama güçlüğü bildirilmiştir. Rüyaların ana kaynaklarından biri de hatıralardır ve stresli olmak sıkıntı verici rüyalar görülmesine neden olabilir. Stres ve anksiyete, uyarılmışlık düzeyini artırdığı için uyku-uyanıklık döngüsünde bozulmaya neden olabilir. Günlük hayatımızda yaşadığımız işle ilgili bir sorun, akut stres oluşturabilen bir tartışma ya da istismar, travma gibi kronik stres kaynaklarının hepsi uykuya dalmada güçlük, uykuda bölünme, kabuslar, özellikle yavaş dalga uyku süresinde azalma ve tüm uykunun kalitesinde bozulması gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle depresyon uyku kalitesinin bozulduğu ruhsal rahatsızlıklardan biridir. Travma sonrası stres bozukluğunda gece sık uyanmalar, kabuslar, uyku sırasında beden hareketlerinde anomaliler ve uykudan uyandıran panik ataklar görülebilir Düzensiz uyku nedeniyle görülebilecek fizyolojik ve psikolojik hastalıkları şöyle sıralayabiliriz; hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, obezite, konsantre olamama, sinirlilik, anksiyete, depresyon.